fransızca yazmaya calisip da, iki ders almis biri olarak yazamamak da ayri bir yetenek :) simdi durup notlarima bakamicam..anladiniz iste.. bugun brussels sanat muzesine gittim. zannetmeyinki gittim, bitti, geldim.hayır..bana gore o kadar buyuktu ki, her esere bakarsanız ince ince, mumkun degil bir gunde bitmez. sen 2 ben diyim 3, en son 4 olur valla... neyse, pek guzel, pek keyifliydi. muze gezmek bir sure sonra sıkıcı bir hal alabilirken (hele de bu kadar buyukse) burda sikilmaniz mumkun degil.. ama yoruldum feciiii... geri kalan yorgunlukta "aaaayyy, herneyse bunu da görmemis oliim canm..." dediklerimi hafta ici tekrar gidip gezecegim...
simdi size, durup durup cektigim butun resimleri pat pat gömecek degilim, telas yok :) hosuma giden fotolardan serpistirip, güzide dusuncelerimi aktaricam.. bana enteresan gelen noktalari, ki hepsi guzel sanatlarla da ilgili deil, yazıcam ulan, kim tutar beni :P
> efendim, adettendir; muzenin girisi.. karsi kaldirima gecip daha duzgun bir fotograf alamadım, özr.. zaten naapcan karsidan gorup? di mi? ama oldum olası, bayaaa tasarimlar olsada bole muze onlerinde kocaman renk renk bayraklari pek sevmisimdir, yazmadan edemiciiim :)
> müzede bircok temali oda, sergi salonu var.. ama beni en cok etkileyen bu salon oldu. hem salon duvarlari kırmızı :), hem de devasa boyutlarda tablolar var.. çift taraflı yerleştirilmiş tabloların ortasinda uzuncana bir oturma şeysi var. ben hem yoruldugum hem de etkilendigim icin bayaa bir oturdum.. insanın kokusu sıcak dumanlarla odaya yayılan yogun bir kahve (ama altında tabagı olcak, françois usuli cicim :)) ile şöööle bir sigara içesi geliyor vallahi. lisanstayken, zafer hocamız vardı art and culture dersine gelen (zafer diilmiydi yaw?neyse) niyeyse onun anlattıgı, resimlerdeki ufak detayların ne kadar dikkat çekici oldugu cümlelerini hatırsadım bir an.. keyifliydi..
> şimdi, aşağıda gördüğünüz foto serisi, close-up'dan genele geciyor, aman dikkat.
ben cıkarken farkettim.. yaa bu ne yaaa, ne guzel renkli renkli taşlar... diyordum ki..amaaaaaaaan oldum :P
> salak gibi, ki öyleyimdir gibisi fazla, ismini almadım heykeltraşın... inanılmaz detaylarla, ifadeler falan bakarkene bayaaa etkilendim....
> ya, hakkaten zaman harcamak lazım müzeyi gezmeye.. yukarıdaki resmin de, ressam hakında bilgi veren, her tablonun sagında yeralan bilgiyi cekmişim ama hiç birşey okunmuyor. soz birdaha gittiğimde, not edip, sonra bu yazıda düzeltme yapıcam.. ama, detaya gel birader yaaaa:
> bu fotograf, orta panelin yakından cekilmiş hali.. aşağıda da daha da yakınlaştırılmış hali... (pek bişiii ifade etmedi di mi? eee, etmez tabi, göççük bi fotodan ne görcen yaaaa? naapim, koymak zorundayım, cok feci tedirgin edici bir şekilde "güzel"di)
> hayır, yukarda gördügünüz fotograf bir sanat eseri değil..(insan çoğu zaman anlamıyor ne sanat, ne diil...) bu gördüğünüz fotoğraf ekin'in dünyasındaki en kocaman ve şaşırtıcı Asansör!!! ben bu kadar büyüğünü hiç görmemiştim.. içinde iki sıra6şardan koltuk var yaaaa!!! dedim, ben burda bir sure kalabilirmiyim? koltuklarda rahatmış haaaa..kaçta kapatıyordunuz?
> ya bir asansor 48 kişi alır mı yaaa? almayıversin? bi de yazmış oraya maximum 48? 47 kişiyi bulduk da... :P
......
öle böle şöle, je tu il, elle falan bugun bole gecti..biraz dinleneyim sonra fransızca calışıcaaaam!.. ekn.
..
..
1 yorum:
tüh alsaydın sorardık.
çocuk anasını kurtarmış mıı
bir kadın öncelikle
cocuğunun annesi midir?
yoksa erkeğinin kadını mı?
fikri neymiş yani? :)
Yorum Gönder