30 Temmuz 2010 Cuma

Çağdaş Burjuvazist'in Akıl Terapisi v.1.1

evet başlık bu; karar verdim çağdaş zaman içerisinde burjuvazist yaklaşımlarla olumlu terapik yaşam döngüsü kurmanın yollarını paylaşacağım; yorumlayacağım; sorgulayacağım...

Çağdaş Burjuvazist'in Akıl Terapisi v.1.1

>>> BarDAk/FiNcan Meselesi

Bir burjuva, yaşam döngüsüne bağlı kalarak alabileceği küçücük keyiflerin peşinde kendini idame eder. (ne demek ben bile anlamadım ama fonetik olarak iyi durdu:)) bir burjuvanın kullandığı bardak/fincan, içtiği sıvının özelliklerine (ideolojik veya fizyolojik) olarak uygun, kişinin maneviyatı ve kişisel şımarıkımsı zevklerine uygun olmalıdır.

bir burjuvazist asla "altıüstü bardak önemli diil, canm neyde olsa içerim" demez.

Kendi keyif circle'ına uygun şartları da inanılmaz bir şekilde, kapris düzeyinde zorlamadan, kullanacağı bardak/fincanı seçim zorunluluğu hissetmelidir. bunun yanısıra, içtiği sıvının tadsal veya kendi fiziksel özelliklerini de gözardı etmeden yine keyif circle'ı içinde değerlendiren burjuvazist için, sıvyı aldığı süre içerisinde yaşayacağı kişisel deneyimini beyin damarlarındaki şımarık uyuşmayla tadlandırma amacını taşır.


örnek vakkka:

bir cafeye gittiniz, garson geldi ne istersiniz die sordu... hava sıcak, aklınızdan ekşi sarı, ekşi limonata görüntüsü geldi. hmmmm, işte tam bu anda bujuvazist davranışsal yaklaşımı zamanı..
yapılmaması gereken şey, "ben bir limonata alacağım" diyip, garsonu göndermek ve ardından gelebilcek olan hertürlü b.kmbozuku kabulenmektir. BİR BURJUVA ASLA DURUM ŞARTLARINI OLDUĞU GİBİ İÇSELLEŞTİRMEZ! Yapılması gereken şey şu; limonata istiyorsunuz, ve keyif almak istiyorsunuz, o zaman garsona limonatayı nasıl sunuyorsunuz die bir soru yöneltebilirsiniz.. "limonatayı nasıl getiriyorsunuz? nane? portakal kabuğu? vesaire?" bu kısım ve bunun benzeri durumlarda unutmamalısınız ki, yukarıda bahsi geçen durum şartlarını kapris düzeyinde zorlamamak önemlidir. pozitif olun, eğer portakal kabuğu koymuyorlarsa, düşünün içinde portakal kabuğu yüzmeyen bir limonatayı içme olasılığınız var mı, bujuvazist yaşamınızın döngüsel keyfinizi nasıl etkiler? ee iyi o zaman bir sonraki aşamaya geçebilirsiniz :) aaayyoooo kesinlikle portakal kabuğu olmadan olmaz diyenlerdenseniz, zorlamayınız, garsonun yapabileceği birşey yoktur, başka br sıvı hissetmeye çalışınız (kaprissiz olma kısmı burası:)) başka bir sipariş veriniz..

> Caution Wet Floor 'Disco Lemonade' at deviantart

neyse gelelim, ikinci aşamaya;

limonata burjuvazist şımarıkizm düzeyine uygun şartlarda, ok, peki nasıl bir bardakta içeceksiniz??????? bu nokta önemli, kocaman köşeli kenarlı kalın camlı bardakta, pembe pipetle mi geliyor? yoksa eski aynalı pastane su bardaklarında mı geliyor? yoksa ince uzun vodka bardağını anımsatan, üstünde şemsiyeleriyle ve biton parlak kağıtla süslenmiş bir şekilde mi? yoksa acaip tasarım bir bardakta, minimalist ve alışılmadık tavırla sunulan bir bardakta mı??? bunlar önemli detaylar; unutmayın her zaman aynı şekil bardakta da içmeniz zorunlu değil, SİZ BİR BURJUVAZİST'SİNİZ, her seferinde farklı şekilde, neyi nasıl isterseniz onun şımarıkığıyla davranabilirsiniz... o an, neyi istediğinizi bulup; neyin beyninizdeki kıvrılmış odacıkların pembeli titreşimle uyuşmasını istiyorsanız, ona yöneliniz :)


önemli not: tekrar etmeden duramayacağım, bu davranış özelliklerini, ortamı durum şartlarını zorlamadan, dikkat çekmeye odaklı kaprissel davranışlar göstermeden yapmalısınız; yoksa ortamdaki "ayyyy ne bitch hatun/mal adam yaaaaa" cümlelerinin muhattapı olursunuz :) bu uyarıları yapıyorum çünkü, bu önemli ve ince bir sınırdır. Unutmayınız ki bir burjuvazist kendi içsel düzeninde de keyif odaklı yaşayarak, pozitif enerji puantiyeleriyle bürülü dolanır.

Bir sonraki Çağdaş Burjuvazist'in Akıl Terapisi yazısında görüşmek üzere..

Keyifli şımarıklıklar herkeze..

:)

Ps: yukarıda bahsi geçti ama dayanamadım, yazıorum; her zaman farklı tatlar denemeye çalışın bir burjuvazist olarak; tek bir tada bağlı kalmayın, sıkıcılık olur, bir burjuvanın yeni deneyimler keşfetme ile beraber yeni keyifsel şımarık olasılıkları bulması an meselesi olmalıdır!!! aksi takdirde, gri suratlı, sıkıcı, monoton, yeşil dilli, bencil bir canavara dönüşmeniz de söz konusudur.. söylemeden edemiciiim..



29 Temmuz 2010 Perşembe

tanıtmaca günlerimsi ve bi iç geçirme dialogu



>> yukarıdaki resim bizim standımız :) her bölümden bir temsilci falan fişman..

beytepe'de tanıtım günlerinde görevliyim.. hayır, hayır şikayet ve söylenmeli bi yazı olmucak :) ben severim aslında, normal iş yükü, mekanı dışında bişii görevlisi olmayı.. sıkıcılıktan uzak, işe göre bazen yorucu/bazen aptalik ama olsun yine de değişiklik... 2 gün burdayız valla.. bölüm, fakülte tanıtımı.. gelip soruolar, nası oluo şimdi bu grafik bölümü???


burda görevli bir bey var; yanına gittik sorduk yemek olayı nası? vercek misiniz yoksa parti parti yemege gidip gelelimmi die.. cevap şu şekilde oldu: "daha öncesini bilmem ama burada HÜ'ü için çalışıorsunuz, sizi bırakmayız yemeksiz " gibi bişi dedi.. hakkaten, daha öncesi ve sonrası noolcak? :P


yaşadığım bi olayı da buradan, tam da bu noktada yazmam gerekiyor.. tuttum kendimi, ama yok, yazıcam.. geçen hafta bigün sayın yöneticim benii arıyor, ve olaylar şu şeklde dewam ediyor. biz her sene bi görev uzatma dosyası hazırlıyoruz, yukarılara iletilmek üzere; son bir senedir yaptığımız işleri portfolyomsu bi hale sokup, veriyoruz. yöneticimin beni arama konusu ise; portfolyomda porngraofik işler varmış... dialog aynen şööle:

-ekn, dosyandaki bazı işleri kaldrmanı istiyorum.
-neden noooldu?
-dosyanda pornografk işler var
-nası? anlayamadm?
- dosyanda diorum porngrafik işler var, ve ben bunları kaldırmanı istiyorum!
- (kastedilen işleri hatrladm buradan bakabilirsnz..) yalnız, onlar benim işlerim.
- olsun, akademik olarak uygun değiller, ve dosyadan çıkarılmalarını istiyorum.
- ....

elbetteki çıkaracagm o sayfaları dosyadan eşşek gibi, ama içimde, mideme doğru bastırdığım, ağzımdan tükürükler saçarak kusamadığım cümleler kaldı.. olduğu kadar..

bi blog önermesi



serkan sökmen'in blog sayfasndan işlerine ulaşabilirsiniz.. keyifl işler, enteresan teknk denemeler var .. bilglerinize.. link de burada

26 Temmuz 2010 Pazartesi

PARTİCUS.de.la.SİRKUS


evet!!!! partimiz var!!! bayaadır yapamıyrduk, 7 ağustos'da partimiz vaaaar!!!
ilgilenenler lütfen bana kısa parti özgeçmişlerini yollasınlar, davetiyelerini göndereyim :)
PARTİCUS.de.la.SİRKUS
beklenirsiniz efenim..
>>> pek heyecanlıyım?? ne olsam acep?? buzellerle ikili bişii de olabiliriz belkim bilemedim :)

24 Temmuz 2010 Cumartesi

İstiklaliizasyon

İki gundur istanbuldayiz buzellerle :) bugun aylaklamacaaaa :) aslinda buZellerin bi ark dugunune geldik,sona anlaticiiiim..
Su anda da bi suru dergi su bu aldik, limonata falan esliginde, bayaaa ikimizde gomulmus bişiler okuorus sessizcene..valla keyften gebercemmm :)
> once hamurabi die bi yerden borek aldik, benm kuzwn silacanin bana fiii tarihinde gosterdigi bi ara sokak han bahcesinde caylamaca..sona boylu boyunca istiklalde yurumece:)
>> madde-ışık die bi sergi gezdik,inanilmaz basariliydi!! 9 ekime kadar acikmis.herkeeeez gitsn gorsun! Hatta ayri bi blog girisi yapayim donunce...
>>biraz zaman gecsin bira+midye+kokorec olayina gircesss!!!eeeeyooooo!!! :)
>>>> bu arada sayin zeynep tangun bugün ewleniooo,tebrikler efenim :)

21 Temmuz 2010 Çarşamba

mutluluk aşısı oldum bugün sabahtan!!!

o da ne demeyiniz.. öööle, sabahtan itibaren bayaaaa mutluluk bulutu şeklinde dolanıorum :) akşamm buzelleri gördüğümde, sevgi böcüğüne dönüşmeyi planlıyorum :) şu an sadece genel bir bulutumsu mutluyum..

neden mi? bilmem :) aslında, bu aralar self-terapistm oldum kendimin.. ufak tefek seanslar düzenliyorum kendimle :) yakın zamana kadar bulanık bir öfke bulutunda olduğumu farkettim; bööle girdap gibi içine çekildiğimi ve arkaplanımda iç-sıkıntısal durumlara yol açtığını ayrımsadım.. şu an daha iyiye gidiorum; daha keyifsiye gidiorum.. ufak tefek sıkıntılar olacak tabiki ama kendimle yaptığım mutluluk bulutumsu anlaşmalara sadık kalıp, kendi işime bakmaya devam ediciiiimm...

karşmaşık bişiiiler işte!!! olur öle arada :P

foto mu?? hmmmm du bakiiim neler bulcas eskilerden fişman:




>> efenim, bu gördüğünüz fotograflar, 2. uluslararası grafik tasarım çalıştay'ından trash-çöp odaklı workshop'un sergisinden.. bazı işler keyifliydi. maalesef, işlerin kime ait olduklarını bilmiyorum. çalıştayla ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

self-motivasion-


nasıl zamanlar bunlarr.. pastel pastel geçip gidio günlerr.. en güzeli şu an olan; oturduğum yerden, tam böle kulağımın arkası gibisinden ensemden esen rüzgar, 3-5 tel saç uçuşturmasıyla ıslanmış sırtımda ürperti oluyor... sona bi an tlink! sesi, açıp okuyorum: yerim seni! dio :) bilmioki ben onu nası yerim ki, kemiklerini emerim!!! :P ama kıyamıorum işte :)
....................................................................................................
bu ara zamansızlıkçıyım.. bi şekil zaman yetmio.. yani, sanki gerektiğinden fazla hızlı geçiormuş gibi; gereğinden fazla hesaplanmışım gibi.. bi bakıorum, -onu yapmam lazım, bi bakıorum -bunu yapmam lazım.. lazımlık die bir kelimemiz var zihinlerimizde di mi?? bizim jenerasyon daha yatkın bu kelimeye.. küçükken, (sanırım maviydi) lazımlığımı illa da masanın üstüne konmasını istermişim :) artık ironiyi siz çözün ben beyin kıvrımlarımda kayboluyorum :P neyse, ne dioduk lazımlıklı oldum bu aralar.. hep bir sonraki zamanımın lazımlılığındayım sanki..
....................................................................................................
bi de şu insancıl ilişkiler var; mesele büyük!!! :) çok sosyal göründüğümü düşünüyorum; ancak biliyorum ki, şizofrenik sinirsel (i mean duygusal) kıvrıklarım çokcana kafamı acıtıyor.. bugün farkettim, çoktandır yapmadığım bi düşünce ağına girdim bi 30 saniye kadar .. sona, dedimki ekin dur, şimdi düşünme bunu sona üstüne düş.. sosyal anlamda alıngaçlık yaptım kendi kendime.. eskiden çok yapardım, "yaaaa beni sevmiolar galiba, daha iyi bir insan profili göstermeliyim.." gibilerinden bazılarınıza tanıdık geldiğini düşündüğüm davranış modeline girdim.. 30 saniye.. ama girdim.. nedenini bilmiorum, ama hiç tasvip etmediğim, zor da olsa bıraktığım, eski davranışsal alışkanlık yanılsaması yaşadım bugün.. hemen hemen kendini düzelt, tedavi et ekin!!! çevrendeki her insanın yaptığı herhangi bir hareket sana özel değil; alakası yok.. sen kendi işine bak canım!!
..........
bi ara masamda bir notum vardı, duvara yapıştırdığım; sürekli gözümün önünde tuttuğum: "otur ve işini yap!" aslında nefretlikimdir böle imalı, tavsiyeli güzel cümleli insan notlarına ama bu beni bayaaa tuttu :) şimdi bi daha yazmalıyım.. kendi işine bak ekin, otur ve çalış!!! işin bu!!! seni mutlu eden, tatmin eden, egonu yüselten şey bu!! tamam egoistçe, ok. ama böle naaaapim :)
........
yazdıklarımı bi okudum da, bayaaa self-promotion yapmışım kendime.. sayın okuyucu kendime yaptığım bu self-motivasyon yazısını kaaaale almayınız... :P
.....
bi-iki de resim koyayim de sıkılanlar baksın;


bumbapop by christodelosrabit at deviantart


faceSnail !!!



aaaabi!! barlas bahsetti de, bu kadar beklemiodum.. barlasın kuzeni evde salyangoz besliyorlar: 4 adetmiş!!! sona, eve gelen misafirlerle böööle fotolar çekiyorlarmış!!! aaaaay!!! hissiyatını düşünemiyorum, içim şooooluyo :P buyrun diğer fotolar buradaki linkte



bayaaaa eymir yaaaaa




dün eymire gittiiik!!! bayaaa ekimdeki eymir partisinden beri gitmioduk, dün gittik nası keyifliydi :) gölün suları söğütlere kadar gelmişşş, çok şaşırdım :) elbetki balık-ekmek ve dark'larımız falan (yine) çok keyifliydi...

>> gidene kadar bayaaaa zaman geçirdik ama :) barlasciiiim önce beni aldı sona buzelleri aldık sona taaaaa bahçeli tubayı alcaz, eneeem bisiklet şeysi var!! bayaa anıttepe kapalı falan neyse tuba accık yürüdü :) sona tubanın kedi-bakması olayı için yıldızda mola verdik, sona ben para çektim derkeeeeeeen eymire ulaştık.. barlasın artık kartı var, dolayısıyla hemmmen daraltılanmadan kapıdan da geçtik :) bu arada yolları yapmışlar sonunda, tamam bolcana kasislemişler ama yine de o çukura girmiyim, bu çukara mecbur giriyim dertleri ortadan kalmış:) eferin!!! ya da ellere sağlık mı?? ay ne diorum yaaaa :)


bayaaa janset resimleri oldu bu giriş :) artık oldugu kadar:) diğer resimler ii çıkmamış naaapim, i-tone'la da biyere kadar :P

16 Temmuz 2010 Cuma

dün akşam cer


dün akşam cer modern'deydik :) ayca dönmez band dinledik.. çok keyifliydi... ama maaalesef bu hafta son idi.. umuyorum daha sonra tekrarlama durumu olur... yalnız dip-not belirtmek durumundayım şizofren eleştirici kişiliğimi önplana alarak: cer modern cafesi, yani divan servisi berbat, yemekler fena diil ama alkoller (özellikle bira) soğuk gelmiyor ve yarım saat sona "aaa dark bitti ki?" die mavi ekran bir suratla karşılaşabiliorsunuz... sinir bozucu, mekan güzel olmasa hiç çekilecek şey değil.. garsonlar bi laubali falan.. bilemiorum.. acemi duruyorlar zaten.. yaaani, 3 hafta olmuş perşembe akşamları kalabalık ve geç saate kadar müşteri var; ee bi hallet bi düzene koy şu servis olayını dii mi??? bi de, bişiler yiyip içiosun, boş bardak ve tabaklar önünde duruyor saaatlerce!!! çok kaba, cer'e yakışmıyor.. madem başedemiyorsun ek eleman al.. soona (tabiki devam edicem:) sayın(!) garsona ulaşmak zor, içeri gidip bardan alayim diyorsun, barın üstü boş tabak çanak çöple dolu!!! çirkin!

değinmek istediğim başka bir konu da, canlı keyifli bir müzik olayı var; amaç dinlemek, yani başka bişi yok zaten o saatte orda, gelmişsin dinlemeye bir muhabbet bir muhabbet.. tamam ben de bi ara kendimi kaptırıp muhabbete daldım, müzik bir nevi arkaplan oldu gibi ama bian kendime gelip, "ulan ayıp lan ekin!!! ya sessiz konuş ya da eniyisi hiç konuşma!" die sinir oldum kendime.. aynı duyarlılığı aralar hariç performans süresince göstermek lazım.... cık cık cık ayıp.... buyrun i-fon fotoları...




buradan tekrar sayın ayça dönmez band'e, ayça dönmez, taylan ezer, cem malak ve muzaffer nezihi egelioğlu'na çoooook teşekkürler :)

ps: en üstteki foto, çarşamba if akşamından.. 4-5 tane ayak çekmişim :) onlardan biri.. soldaki sayın demir sert'in sağdaki benm dana ayağım ve terliksilerim :P

13 Temmuz 2010 Salı

benm streetartlar

:)
metropolis die bir grubun music videosunda benm streetart'lar da gözüküyor.. tarihi denebilecek değere sahip olduğunu düşündüğüm eski-RoadhOUSE binasında çekilmiş..
arka tarafta da benim streetartlar var ya onlarda yarım yamalak gözüküyor :P
buyrun video linki: metropolis-karabasan




dior hakkında yazacağımı hiç düşünmezdimmm

yaaaaa, tamam takip ederim, arada bakarım falan da; bu defileleri acaip de takip etmem sexandthecity mantığıylan.. neyse vogue turkiyenin tweeterdan attığı linkle sayfayı açtım, eneeem neymiş bakayim derken kalakaldım!!!! noooluyo yaaaaa!!!! ahanda sana sanat cicim!!! "altı-üstü tekstilmiş; amaaan ne ööle sıska sıska mankenler, hiç güsel diilllermiş; iki parça bezi yamıyolarmış; efendim 5 sene önceki herşey yine moda olmuş muş ; modanın kurbanı olma-maymış"...vesaire... hocam, bırak bu gevezelikleri de, bi bak bakalım bu sanat değil de ne?? bu tasarım değil de ne?? bu estetik yaratıcılık ve zekanın birleşimi değil de ne?? (daha abartim mi??? :)))


kıyafet dediğin şeylen ( ki ben alakalıyımdır gerçekçi bakış açımla..) çiçek yaratmak ne demek yaa?? aslında bu kıyafete çiçenk görünümü vermek de değil, bayaaaa ortada kıyafet yok, çiçekler var...... biliorum fazlasıylan abarttım :) ama başarılı demek lazım naçizane beğenimle :P ilgilenenler link burada efendim..


kumaşların tüysülüklülerine bakınız... elbise-eldiven-ayakkabı üçlemesindeki renk kombinasyonlarına bakınız... göz makyajının bütünselllemesine bakınız... kumaş parçalarının aynı bir çiçeğin taç-yapraklarını andıran hareketlerine bakınız... ve bunun giysi konseptiyle beraber çalışmasına bakınız... arkaplanda kalan devasa turuncu çiçenk yerleştirmesine bakınız... kafalardaki jelatin kaplamalara 'paketlenmiş bir çiçenktir efenim kadınlar ve moda' eleştirisine bakınız.. (yok bu son kısım benim kendi uydurmam:)).....ben tabi bi kendi pro alanım ve kişisel beğenim olarak yorumluyorum ve dikkatimi çeken noktaları highlight etmeye çalışıyorum.. eminim çok farklı yorum ve eleştirilere de sahiptir dünyada yapılan hershey gibi :) (die, optimist-subjectif bir cümle kurarım:)


^^bu birçok blogta beğenilen favori elbise demek yanlış olmaz herhalde..


^^ bu benm favorim...


7 Temmuz 2010 Çarşamba

bu akşam if-performance-hall-da


bu akşam if'deyiiiiiz!! :)
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
evet, posteri buzeller'im yaptı :)

4 Temmuz 2010 Pazar

ayça dönmez tweeter'da !!!

ayça dönmez artık tweeterda!!!


o zman bi de e.ve.t

.:back.on.home:.

nihayet geldik evimize sonunda.. :) annem şu an gazetesini okuyo.. annem gelmeden etrafı çamaşır suyumsu bişiyle silip durdum :P tanıyanlar bilir annem biraz, bazen acaip olabiliyor.. şimdi gerginkene iice zorlamamak lazım şartları die, eve geldiğinde çamaşır suyu kokusu ii gelir biliyorum :)

neysem, biriktirdiğim fotolardanbazılarını aşağıya koydum...



>> sabah 6:10 falan, ibsina'dali 1365 numaralı odanın, refakatçi uyuma complexinden görünen pencereler :) gözümü bi açtım, aman!!! noooluyo yaaaa!! jesus krist!! :P


>> sigara içmece mekanımdan görünen..


>> yaaaa şu çiçeklere bak! acaipti :) isimleri ne bilmiyorum ama geceleri bayaaa kapanıyorlar falan.. neyse ufacık mutluluklar bunlar:



^^ daha önce bahsettiğim ulaş cafeden alınma jacops kahve :)

2 Temmuz 2010 Cuma

İbni-sinaa-meki

bir cuma aksami,ibni sinaa ulas cafeden sesleniorum :) hemen birki not yapalim artik bloggerca:
+ ibnisinaada yatmacali hastalar icin, vip odalar bayaa guzel: bayaa genis refakatci icin acilir kanepe ve valisma masasi bilem var.. Tuvaleti pek guzel, banyosu bayaa iyi.. Hatta diyebilirm ki,guvendeki odaya bin basar.. Ucreti gecelik (refakatci dahil) 125..vip disindaki odalar feciiii bu arada ..neysemm
+ ama binada ve odalarda kablolu dahil internet yok!! Acaip sacma,bi wireless olmaliymis.. Ben nerden mi yaziorm? Tabiiki Girisin ordaki Ulas bufedenn :) hem de 24 saat acik, biraz bitik bi yer ama herseyi satiorlar (tabiki sigara haric) ve de makine kkahvesi veriolar: jacops vede fecii basarili bi kahve.. Hemen yaZaim 1 lira :)
+ sigara meselesine gelince tabiki burda satlmior ama hemen kosede bufe var ve suan itibariyle acik
+ emnyet muduru birdaymis,aksamuatu falan bayaa haberciler falan burdaydi ama su an sadece bi suru sivil var.. Gomleklerinin icinden di dit dit dii diii dit gibi sesler gelerekten takiliolar :) aman kimse anlamadi :)
+ cok uzatamicam zira anneyi cok yalnz birakmamak lazm.. Potasyum klorur mu ne veriolar . Butun gun wc ihtiyaci oluo,serum kablolari falan yardmsz olmuo..
+ bi de simdi tam su an buzellerden mesaj geldi :) aklim dagildi :) ayyy yerm onu ben..
+ pazar belki cikabilces bu arada :) neese sona yaZarm.. Arayan ve gecmis olsunlayan herkese acaip tesekkurler zira buara bayaa duygusala bagladm:) baiii