28 Mart 2011 Pazartesi

ikea ankara şehir efsanesi ve gerçekler





































ankarada ikea açılacak die süregelen şehir efsanesi dolanıp durur yıllardır. yeni ev açanlar, eve çıkmak isteyenlerin dilindedir, ve de tam bir teyit alınamazdır. dı. yaklaşık 2-3 haftadır televizyonda dönen ikea apotlarında, reklamın sonunda altta incecik okunmaz bir yazıyla "haziranda ankara" yazar.. ama anlamam neden dana gibi yazılmaz, bağırılmaz "İKEA ANKARADA ULAN!!" die :) geçen hafta, soulproject ile ifdeyken, buzellerin eeeeski mahalle arkadaşıyla tanıştım, ve bilin bakalım nerde çalışıyor?? :) evet, ike ankarada, mağaza görsel sorumlusu (tam titrini şuan hatırlamıorum:)) bayaaa konuştuk ve evet buradan da ilan ediyorum İKEA 16 HAZİRAN'DA AÇILIYOR!!!

dedimki, neden reklama çıkmıyorsunuz, gizli saklı gibi; dediki seçim kampanyaları falan billboardlar doluymuş ileriki vakitlerde falan... bilmiorum bence en azından televizyon reklamlarında incecik, küçücük yazılacağına, "ikea ankarada" temalı spotlar çıkabilir.. bilmiyorum, ama 16sında (ki haftaiçi, perşembe) açılıştayız mı ki?? aşağıda ankara ikeanın haritası da var ilgilenenlere..

Düzeltme: aldığım bir habere göre(ki yorumlarda var) açılış 25 hazirana ertelnmiiiş!!!


23 Mart 2011 Çarşamba

çarşamba.telefon.storyboard.u

hemen yazayim, osman bey'e teşekkürler; telefonu aldm :) akşam tren garı durağına gittim, tam da tren gelmiş falan, bi milyon tane taxi!!! mannyak gibi plakalara bakıorum falan.. acaipti! :) neyse sonuç itibariylen, telefonu aldm ve de herşey şuanda yolunda :)

bugün video dersine ödev yapmam gerekiodu :S ama yapa-ma-dııııım :) bayaaa öğrenci gibi proje yapıorum murat çokalın sorumluluğundaki derste, çok keyifli gidio ders keşke haftada iki gün olsaydı.. neyse, öğrenci tribine girip dün 'aaaayyyyyy storybordları bitirmedim!' die bi panikledim falan. kendikendime şöle bi çözüm buldum :P: sabah diğer öğrencilere bakılırken, bende hemen çiziktiriveririm :P olur mu acaba?

neysem, herkese iii çarşambalar ve de akşam da if'deyiz elbetteki soul project ile..

21 Mart 2011 Pazartesi

her/hismornin'elegance bide telefo iletişimi şeysi

aslında başlık 'her morning elegance' adlı şarkıdan gelio, lutfen background anlamlar aramayalım :) dun akşam (yine) telefonumu kaybetim, bayaaa geri döndüm, yağmurda evin önüne arkasına, geçtiğim yerlere falan baktım; tam bir kabus idi.. sonunda yapacak tek şey kalmıştı: eve dönüp sabaha kadar zırlamak :( feciydi..derken gece buzeller geldi:) yicek bişiler falan da getirmiş, ama geldi ya nası rahatladm.. yalnız başıma telefonumu kaybetmenin abartılama olarak verdiği 'hayatım pek de kötü, bişii beceremiyorum' havasını en azından kendi başıma değil, onunla yaşadım :) aslında bana ne söylediği, ve benm nasıl onu dinlemeyip 'hayyırrr, hayatm pok gibiiiüüüüüüeeeaaauuuughüüüüüü' şeklinde çırpınmam değil konu :) buzeller yanımdaydı....
ve de her ve his mornin' elegance o zaman...


























bu fotograflar, dün ben çırpınırkene çekilmiş değil elbet.. manasızca bööürerekten, sabah açılmayan gözlerim bu fotograflarda yok :) ... telefon mu? telefonumu onlarca kez aramadan sonra, sabah biri açtı: evet? ben tabi şok içindeyim, vede aşağıdaki konuşma gerçek oldu:
Adam: evet?
Ekin: .. aaa ...mmm merhaba, bu aradığım telefon ... mmmm.....aaaa benim? dün gece kaybetmiştimki (bişi)
Adam: haa mmmmm evet, arabada unutmuşunuz
Ekin: takside di mi?
Ekin: peki nasıl geri alabilirim acabağ? (geri alabilirim di mi? sorusunu sormaya çekindim doğrusu)
Adam: gmmhhmm ben şentepe'deyim şu an..
Ekin Şentepe mi? (şen ne? ankara il sınırları içerisinde mi ki? hangi yıldayız?)
....(bi sürü lokasyon eşleştirme konuşması..)
Adam: O zaman ben 8-8.30 arası şu durakta (mekan ismi vermeyelim dimi?:)  olucam, orda olmazsam da bekle gelirim
Ekin: (acaba mantık çerçevesinde mi ilerliyo konuşma, acaba salak gibimi konuşuorum??) hhhmmmm....aaaaa....mmmm... peki ben sizi nasıl tanıcam?...isminiz? plaka numaranız? (nası olcak yani şimdi ben annamadım:S)
Adam (Osman Bey): Ben Osman, 0079 da numara
Ekin: AAA tamam, osman bey o zaman ben şu durakta olurum o saatlerde o zaman.. :S
Osman Bey: hhhgmmmmgggmmm tamam
Ekin: oldu o zaman... görüşürüs..hmmmmm ii günler
(:S)

ne olcak? ne bitcek? bu duruma nasıl tavır takınmalıyım? gerçek bir konuşmamı bu? yoksa, nasıl yani? falan... anlayamadm.. ama 8-8.30 arası şu durakta beklicez mecbur.. yakaya kırmızı gül falan da yok :) bayaaa "Osman beeeeeyg" die bağrıncam herhalde... bi de, telefonumun ne kadarı karıştırılmış olabilir acaba diye düşünüyorum bi yandan.. ne bilim, çok bişi yok ama yine de inan bi geriliyor... bi de adama ödül gibi ama ödül olmayan bi parasal meblaagh vermelimiyim? tabi adam gerçekten gelecekmi? bilmiorum, kafam çok karışık, deniyip görces herhalde.. gelişmeleri yazarım.. bana ii şanslar..

18 Mart 2011 Cuma

mylo doktorda..

hmmm evt, malum operasyon için, bu sabah mylo'yu veterinere bıraktım...... içim biraz sızladı falan gibi, ama yapacak çok bişi yok gibi de geldi. öğleden sonra operasyona girecekmiş; kolay bi op. ancak ben biras endişeliyim manevi moral açısından.. akşam da orda kalıcak... yarın alıcam 'canım'ı, eve gidices..
















bu yukarıdaki fotoda, mylo'nun herzamanki yatma yeri gözükmekte :) bisürü yastık denemesi, koltuk, kalorifer üstü var, ama hayır o syah karton kutunun üstünde uyuyoruz :) bu aşağıdaki fotoda da, koltuk altından oyuncak çıkartma aleti, oklavamız görülmekte.. bu sabah da baktım ama bulamadım, sanırım oklavamız da koltuk altında artık :) neysem, mylo'yu görür görmez bloglayacağımdır :) tumblr blogu da devam etmekte, tunmblr'da iphonumdan, instagramdan direkt olarak post yapabiliyorum die, bazen kolayıma geliyor, tumblr yapıorum.. sağ taraf menusunde link bulunmaktadır efenim :)

11 Mart 2011 Cuma

google-arkaplan resim şeysi

bayaa google sayfasının arkaplanının değiştirildiğini daha yeni farkediorum :) çok keyifliymiş :)

blog mlog durumları

efenim tumblr'dan da bi sayfa açtım, birazcık alışmaya çalışıyorum.. şimdilik, bu iki blogu beraber götürücem.. artık bakalm nereye kadar noolcak... adres tabiki:

www.ekinklch.tumblr.com 

sevgiler saygılar..

şaka sanki haftası



















dün sabahtan gözüm bayaaa enfekte olmuş, akıyo şişiyo, sanki göz kapağımla iris arasına bir avuç kum koymuşsun gibi bi acımtrak ağrı.... bugün bu iyi hali, ama yine de hala göz damlası, tek kullanımlık peçeteler falan; bayaa mylo'nun göz enfeksiyonunu hatırladım, aynı!! durum aynı, tedavi aynı :) şimdi daha iyi anlıyorum mylo'nun durumunu :( kıyamam ben ona... bi de mylo fotosu paylaşalım..























bakalım, bugün geçsin istiyorum. yani isteğim bu yönde.. neler yaşadım bu kar macerası zamanında, eve geldim elektrikim kesilmiiiiş; arabamı rixosun ilerisine bırakmak zorunda kaaaldııım, gözüm enfekte oldu falan derken acaip bi hafta geçiriyorum; şaka sanki :S

evvelden yazdıgım bir blog girişiyle ilgili...

önceden yazmış olduğum bu yazıyla ilgili bazı yanlış anlaşılmaların olduğunu anlıyorum. açıklama yapmak istiyorum...

bu blog benm özel ve özgür düşünce platformum olarak gördüğüm, bazen özelimi bazen genelimi paylaştığım bir güncedir. iş/okul hayatımdan bağımsız olarak kendi mutluluk ve mutsuzlarımı dile getirdiğim, bazen hoşuma giden bir takım görsel aktiviteleri, bazen deneyimlediğim bir takım olayları, bazen sevgimi, bazen mavi ekranlığımı paylaştığım bir günce...

geçenlerde yazmış olduğum yazı yanlış kulvarlarda, hiç aklıma gelmeyecek şekilde yorumlanmış. buradan cevap veya açıklama niyetine yazmak istiyorum. ben o yazıda özel hayatımda, özelimde yaşadığım bir mutsuzluğumu paylaştım. kimseye ne küfür ettim, ne kötü bir şey söyledim. eğer yanlış anlaşıldıysam özür dilerim.

ben, özellikle bu güncede dilimin samimi ve ekini ifade eden, iyi niyetin dışına çıkmayan, insanları üzmeyecek veya aşağılamayacak anlamlara özellikle dikkat ettiğimi düşünüyorum. demek yanlış anlaşıldım. beni tanıyan insanlar bana gelip, htta arayıp "ekin iyimisin?" derken, böyle acaip şaşırdığım bir tepki alınca, gerçekten üzüldüm bir defa daha.

blogspotun hala kapalı olması da, ayrı bir mutsuzluk ve de hayal kırıklığı bu ülke için.. üzüntülüyüm 30 yaşlarda, tasarım/sanat ile uğraşan, iyi niyetli olduğunu düşünen biri olarak kendimi ifade edemiyo olmak, ya da yanlış anlaşılmak, ya da hiç görünmez olmaktan dolayı..

herkes güzel olsun.
ekin.

8 Mart 2011 Salı

bloguma mloguma dokundun bile!!!

sürekli bir şikayet modundaym gibi görünmesin ama, bu ne yaaa??? nedir bu blog şeysi durumu??? sıktınız ama haa?? bu mudur yahu özgürlük falan fişman bişiii... çok canm sıkılıor.. tumblr'dan blog açayim dedim o da ayrı bir dert... valla şeytan dio kapat blogu mlogu... çözüm değil tabiki ama canım sıkıldı..................
hayır bi de, böyle bir teknoloji yoksunu bir ülke görmedim yahu??? yaaa kapatın zamazingo blogunu bitsin??? biz kendini özgürce ifade edebileceğini zanneden saf kişiliklere ne bulaşıorsunuz?? problem zemininde hep aynı, hep aynı ve de hep aynı!! bu ülkenin düzeninden medet ummak saçma zaten... kimin küçük beyinli aklına itinaden şans eseri yaşayabiliyoruz şaşıyorum!!! "aman benm blogum yok zaten, banane" diyenlere de eferim eferim, hiç bişeye tepki vermeyin siz! aman canınız bi de buna sıkılmasın! yarın "aaaaa senin parmakların beş tane olmaz, kesicez birini!!!!" dediklerinde de mal gibi bakakalırsın!?!!!
çok sinirliyim çok.
.

2 Mart 2011 Çarşamba

niye ki?

yaa şu twitter çıktı çıkalı, ya da ben twitter oldum olalı bloga yazmakta gecikmeler, efendim bi böle üşenmeler falan bi sürü aksantılar oldu. biraz sonra 'bölüm toplantısı' var, o zamana kadar yazayim die düşündüm...

blogumadokunma muhabbeti bayaaaa canımı sıktı, dün 5N1Kda bu konu digiturk hukuk müşaviriyle konuşuldu. öncelikle cüneyt özdemir'e teşekkür etmk isterim; bu konu başka bir haber knalında (takip ettiğim kadarıyla) ne konuşuldu ne spot haber olarak verildi. bu başka birşey... neyse, süleyman beydi sanırım, olayın bu kadar büyümesini de üzücü bulduğunu söyleyerek, digiturk olarak bir kabahatlerinin olmadığından bahsetti. bana sorrsanız gayet net ve samimi açık net anlattı kendi açılarından. evet. evet de kurunun yanında yaşın yanması gibi durumlarda hala can sıkıcı. gooogle'n ip durumu, site kapatmanın ip'sel yöntemleri vesaire; iş uzun sürer gibi...

ben nasıl mı yazıorum, hacettepeden giriş yaptığım için ben bütün blogları da görüorum ve de yazıorum.. ama zaten blogger medyasının (medya demek sanırım artık uygun) illegal yayınlar için ullanılması bambaşka üzücü bir durum, ve bu durumdan dolayı bazı şirket, kurum veya insanların zor durumda kalıp haksızlığa uğramaları da gayet medeniyetsizce bi durum. buralarda sınırlar teoride ve pratikte acaip dengesizliklerle belirginsizleşiyor.... tartışılacak, tartışılması gereken ve susulmaması gereken durumlar. ancaaaaaaak özgürce konuştuğumuzu düşünen, içinde olup biten kavgalarını dışa vurabileceği bir platform bulan, ya da sadece günlük niyetine yazan birçok arkdaşımızın böle bir durumdn dolayı özgürlüklerinin kısıtlanması; gelecek yılların yansıması anlamında ürkütücü ve korkutucudur.

biz acaip bi milletiz, herşeye bişekil alışırız elbet, ya da hinliklerle başka başka çıkış yolları uydururuz.. ama bu mudur? bu mudur özgürlük?? o zaman şunun adını bi önceden koyalım: BU ÜLKE ÖZGÜR BİR ÜLKE DEĞİLDİR. TEORİDE VE PRATİKTE, ÖZGÜRLÜK BU ÜLKEDE BARINAMAZ! diyelim, desnler baştan, biz de ona göre kendimizce bakalım çaresine ya da bağrınalım: NİYE Kİ?