28 Şubat 2009 Cumartesi

buru buru buru

ya sayfamın sol kolonunda yer alan "buru, the blog cat"e baktınız mı hiç? gözler süper..mouse ile üstüne geldiğinizde gırlamasının yanında, bir süre öölece seğredin, gözeri bir anda kocaman olup, sona normale dönüor.. kafayı yicem galiba, ööle durup buruyu izliyorum.. sanırım bükoyu bile özledim :)

burutheblogcat

bakışa bak yaaaa, salak :)

25 Şubat 2009 Çarşamba

24 Şubat 2009 Salı

multi fonksiyonlu toshiba(m) ve donmaca

(+) evlerde, kendiliğinden ısıtmalı duvarlar olsun.. yani aslında şöle anlatayim; evin duvarları komple içten ısıtmalı olsun. evin icindeki kişilerin vücut ısılarına otomatik ayarlı bu duvarlar, ısısın, soğusun falan.. teferruatla uğraşmayayim ben :D (hem bölelikle, sokaklar da ısınır?)----

dondukdonduk
dipnot: do-nu-yo-rum! valla toshibamın ısısıylan ısınıorum:D feci komik durumlar bunlar! o sinir bozukluğu sınırını geçtim, valla soğukla terbiye edilmesin kimse, şimdi gülüorum :D vücudumun soğuğa karşı bağışıklık kazanma mücadlesini başarıyla devam ettiriyorum. duyuyorum, hasta falan olduk, amaan feci bi grip var falan, daha bana gelmedi.. umarım da gelmez, kaldıramayabilirim :D

hayır bi de, dışarısı daha bi sıcak gelio artık :D yağmur kar vız gelir ulen bana!!! :D

dilek ağacı fentezisi

Resim 086

iyice kafayı yiyerekten, yeni bir habite yarattım kendime.. hep pek sevmişimdir dilek ağacına kurdelamsıları bağlama aktivitesini.. niyeyse pek bi öznirim falan.. şimdi, kendi bileğime dilek kurdelası bağlama adeti geliştirdim. ama kuralları var tabi; öle haldır huldur her aklıma gelene dilek tutmayacağım. misal, "ay evim olsun" "ay du du, iyi bi arabam da olsun, sonaaaaa bi de şöle davullu zurnalııııııı, sooona bi de şu tez bitse fena olmaz.." falan derken bilek milek kalmaz bende:)

Resim 074

dolayısıylaaaan, belli bir kurala bağladım: bi tane ana-uzun vadeli dilekin yanında maximum 2 göççük dilek kurdelası bağlama hakkım var. dolayısıylan, küçükler yaptıkça ya da oldukça kurdelayı çözüp yeni birini bağlayabileceğim.. hem böylelikle motive falan da olurum "ahanda bak bunu da yaptııım, ohooooo ben bi numarayım haaa!!" die havaya bilem girebilirim. lazım böle ufak hedefli ufak başarmalar.. misal, kolumdaki ana kurdelayı söyleyemicem ama ufak olan, bej olan ankara hayvanlar parkına gitme başlığını taşıyor.. haydi bakalım dedim, döner dönmez ilk işim olucak ki, hemen yeni kurdelamı bağlayabileyim :P böle salak biriyim işte, kendi kendime motivasyon oyunları düzenliorum:D

Resim 104 
bu arada, boynumdaki kolye de enerji taşlı falan, şimdi adını hatırlamıyorum ama bir adı var, positiv enerji depoluyomuş, kalbime yakınmış falan fişman.. gördüğünüz üzre bütün motivasyon işlemlerini azar azar deniyorum..herşey güzel olacak..(kahkülümdeki eğrilik için kimse yorum yapmasın, biraz uzasın düzeltçem bre:D)

..

23 Şubat 2009 Pazartesi

antwerpen zoo ve dartmaca

>> gecen aksam student bar die cevirisi yapılan mekanda, dart oynamaca yaptık.. ben bütün sinirimle yenildikten sonra, yanda oynayan arkadaslarla oynuyalım dedik.. yeni bir oyun ogrendim: 1'den baslıyorsun 20'ye kadar 3'erden sırayla bitiriyosun.. armand, hemen tamam dedi.. de, ben olayı farkına varıp " yok, yok bu zor...valla başka bişiler oynuyalım" die geveledim ama nafile, burda gördüğüm üzre birçok konuda oldugu gibi, bunda da hemen bahse girildi felan... sanırsın braveheartta, irish pub'da nıhaaaahaaaaaaa muhabbetteyiz...

valla ben gayet durumu farkında, kendimi nasıl olur da soyutlarım gibi düşünürkeeeeeen, ahanda kaybettik!:D neysem, eğlencelidi, arada arkadaşlar " aaa iyi atıştı" falan die gurur okşadılar falan ama sonuç ortada...

>> antwerpen'a gittim..hayatımda ilk kez, trene bindim ve gittim.. otel aradım buldum falan...güzeldi. antwerpen'de moda okulu var, dolayısıyla birçok tane de butik var.. tasarımcılar ya da 2.el die tabir edilen tükkanlardan..ama ben size söyliyeyim, 2. el tükkanda bir elbise baktım 25 euroydu.. düşünün artık tasarımcılarınkini..almak isterdim ama accık olan paramı otele vermeye yeğledim. zira, katedralin girişinde donmak da vardı..

Entrance_Antwerp_Zoo 
>> ertesi gün, hayatımda gördüğüm en güzel ama en tadilatta tren istasyonuna giderken, hemen solundaki zoo'yu gezdim. mösyö kılıç'ın da tavsiyesiyle, hayatımda girdiğim en pahalı zoo'ya girdim.. yazmak istiyorum: 18,50 euro. eger antwerpen zoo'ya gitme niyetiniz varsa, bir şekilde student id'niz olsun, o zaman fiyat 10 euroya düşüor :)...

antwerpen-dierentuin-1 
1064611816_f0243a44d1
memeli hayvanlar falan çok dikkatimi çekmedi dürüst olmak gerekirse. ama, kuşlar!!!! harikaydı. hava accık daha az soğuk olsa saatlerce bahçede oturabilirdim.. feci enteresan kuşlar vardı.. beni tanıyanlar bilir, çok yabancı değilimdir hayvanlar alemine ve kuşlar alemine ama hakkaten şaşırtıcı kuşları tanıma zevkine eriştim... hmmm bi de, kurbağalar.. aslında, ufak mekanlarında, onları bulmak zordu, bayagı ugraştım..hatta encok burda zaman harcadım. cünkü bir parmak boğumu boyutunda kurbağalar vardı! süperdi...

2565031199_50b4a09460

170985525_6050d31ffa 
neyse, bir başka enteresan olan şey; parkın düzeni oldukça natureldi ve etrafta sizinle beraber dolanan çeşitli ördekler ve kuşlar var..serbestçe dolanıyorlar.. tamam hayvanat bahçesi diyince ne özgürlüğünden bahsedioruz; yani insanoğlunun gözlemlemesi için yapılan bir hayvanat bahçesinin ne anlamı olabilir gibi paradoxlar var... bu konuya girmicem.. ama antwerpen zoo, bana göre olabildiği kadar naturel ve adaletliydi... bi de hayvanat bahçesi olmamalı ürkçesi, hayvanlar parkı ya da hayvanlar alemi parkı falan olabilir.

ZOO_logo_cir_rood_since_RGB
bi de, burda heryerde olduğu gibi, parkın içinde de acaip heykeller vardi.. hele bitanesinin adı doğa ve darvin: parkta gezmek, soğuğa rağmen pek keyifliydi..

26446196.zoo_darwin
410214524UveNdX_fs

olsun mu olmasın mı?

2.1
(-) kısa saçlı kızlar güzel olmasın!! onlar güzel oldukça, saçlarımı kestiresim gelior, ama bi yandan kıyamıyorum...üfffffff! kısa saçlı kızlar güzel olmasın işte!!!

Short_Hair_For_Girls_by_boum drawing by boum ..

2.2
(-) bebek yüzlü erkeler mümkünse gay olmasın! lütfen! çok sey istemiyorum.. sadece gay olmasınlar... (sadece ve sadece narsist emellerle yazıroum....)

2.3
(+) erkekler hakkında birşey daha; aptal erkekler, aptallıklarıı farkına varıp mümkün olan en yüksek yere çıkıp, hadlerini bilip, mektup falan bile yazmadan (veda mektubu yazılır ya adettendir), hayati sorumluluklarını yerine getirip, kendilerini aşağı bırakıversinler. valla, kendim için değil, kendi own sake'leri için atlasınlar. herkez memnun.. herkez huzur içinde hayatına devam etsin...

2.4
(+) melih gökçek ankaraya orta doğunun en büyük ve güzel hayvanat bahçesini açacakmış... melihinde gökçekinde değilim, ama güzel, adaletli, keyifli (hem bizler hem onlar için) bir hayvanlar parkı açılsın ankaraya...

144822
antwerpen zoo'dan bi fotograf..hayatımda gördüğüm en guzel zoo idi.. daha sonra yazıcam...

evet ne var?

 image deniz özbey akyüz'e tesekkurler..

Vega - Evet Ne Var
raks ederken balkonumda
yine uçmak var aklimda
gülüyorum arkamda kaldi yaptiklarim
bir yudum çay bir yudum sen
bir yudumken manzara
malesef hakkimda bütün korktuklarım
tenin tenimi çeker askim
çivin çivimi söker tatlim
ne var evet ne var
durdugum yeter korktugum yeter
ben herzaman böyle
ben böyle vesaire
ben herzaman seni çok istiyordum
sen herzaman söyle
sen söyle vesaire
sen herzaman beni bekliyordun
evet ne var maskelerin arkasinda yakalandim
evet ne var hem oyundum hem oyunumu bozandim
evet ne var kostum yoruldum oyalandim
evet ne var yüzlerce kez sevildim aldatildim
ben herzaman böyle
ben böyle vesaire
ben herzaman seni çok istiyordum
sen herzaman söyle
sen söyle vesaire
sen herzaman beni bekliyordun
raks ederken balkonumda
yine uçmak var aklimda
gülüyorum arkamda kaldi yaptiklarim
tenin tenimi çeker askim
çivin çivimi söker tatlim
ne var
ben herzaman böyle
ben böyle vesaire
ben herzaman seni çok istiyordum
sen herzaman söyle
sen söyle vesaire
sen herzaman beni bekliyordun

ps: burda, durup bütün vega sözlerini yazmıcam.. ilgilenen baksın..bilenler zaten bilior.. vega'yı şu an dinlememe ma'al verdiği için sayın iklim kılıç'a da teşekkürler.. ufff teşekküre başlarsak, bitmicek bu blog girişi..öpüldünüz..

18 Şubat 2009 Çarşamba

olsun ve olmasınlar

1.1
(-) yaşlandıkça kulaklarımız ve burnumuz büyümeye devam etmesin. benim burnum zaten büyük, bi de kulaklarım da büyürse tam olurum valla. muhtemelen (demek istemiorum ama görünen o :) hala bekar olurum, o büyük kulaklarla hiç sevgili bulamam + büyük kulaklı birilerine mecbur kalmak istemiorum..

4c6554afede1ae97f30e4f93fa18b145 manyetikbant

When_I_am_an_Old_Woman_____by_mamjakty photo by mamjakty

Just_an_old_woman___by_borissov photo by borissov

1.2
(+) mehmet aslantuğ aşkımdan memnun olsun, bana evlenme teklif etsin, ben de Hayır! Nıhahahaa Haaaa!" diyim..

1.3
(-) her kalın metal parçası çaldığında, ortamda mutlaka biri şu gitar çalma hareketini yapmasın. hayır nedir o hareket? eski metalci (yeni de olabilir) elinde gitar varmış gibi tıkıl tıkıl tribe girer?şekerim çalabiliosan çal da dinleyelim? hayır, yetenek var da mekan yoksa yine senin problemin? niye yapıosun o hareketi? " çok pis gitar çalarım haaa, valla şu an gitarım elimde olsa, bak ahanda böle tutardım parmaklarım da pek hızlı bak! valla, bu abiden daha iyi çalarım ben! yeaaah baby! dudaklarımı büzüştürerek verdiğim mimik de kanıtlıyor zaten!" ---- salak! yerim senin mimiğini.. mümkünse gözüme gözükme, efendi ol, ininden çıkma canım!
(dün akşam, böle bi ortamdaydım, belçika falan dinlemior, hepsi aynı şekerim..ben bize özel zannediodum:))
 

..

16 Şubat 2009 Pazartesi

roots 1.1

böle, eskilerden kalma tek tük resimler herkezin annane evinde vardır herhalde. ben ayten hanımınkileri bilirim, her yaz akçaya gidildiğinde, televizyonun altında zar zor açılan çekmedeki resimlere bakınılır... azdırlar ya, ezbere bilirsin o resimleri..

eskiden01
babam, bu resimlerden bi tanesini fotograf makinesi ile çekip dijitalleştirmiş (sayısallaştırmış) iyi fikir :D bu resim 1945 yılının sanıyorum 5 temmuzunda çekilinilmiş. sol üstteki asker kıyafetli kişi, dedem oluyor :) yanındaki de babaannem, beyaz giydiğine göre herhalde düğün günü hatırası olsa gerek..

eskiden02
fahri bey'i yılbaşından hemen önce kaybettik... öle...... öle işte...

...

kulak zarı titretmece!!!

 > evde hakkatten kuş beyinli deyiminin hakkını veren kuş beyinli bir kuş var! kırmızı yanaklı, uçuksarı yüzmaskeli, gri bir papağan. evdeki polonyalı aileye ait. adı da gucco'mu ne.. nerden gelmiş, nereye gidermiş, falan hiç bir bilgi yok.. işte aşağıda bir benzerinin fotoğrafı: japonlar gibi, bana hepsi aynı görünüor. bu arada bu türün adı gray tiels, ve sadece erkek tiellerin kafalarında taçları süslemeleri vesaire var.

Tiels_027.14074020_std
aman da ne güzel, şiriiinmiş falan demeyin! sakın ha! dünyanın en sinir sesine sahip bu aptal kuş, kendince bana kafa tutuyor! valla! yemin ederim zaten ev soğuk gerginim, gucco inadına benle bağıra çağıra kavga ediyo yaaa! bi de maşalla öle gür bir sesi varki.. hani cok kalabalık ve gürültülü yerlerde yanınızdaki arkadaşınız inatla birşeyler anlatmaya çalışır ya, iice kulağınıza yaklaşır ve kulak zarınızı titreterekten bır bır bır konuşur.. işte o kulak zarı titretmesini ben naklen şu an yaşıorum! manyak kuş! ne istiyorsun!!!!! bi sus allama gelip bütün tüylerini yolucam o olcak! deli mi ne!

tiel06painting by Claudia Moss 

hayır, derin derin nefs alıp yanına gidiorum, bu sefer de saldıracak ya gagasını açıp yandan yandan bakıo bana... ama kuş ya, gagasını açınca dilini çıkartıyormuş gibi oluyo, valla daha da sinir oluyorum. dil çıkartıyomuş, "nanik! nanik! salak ekin! " diyomuş gibi. bu arada belirtmekte yarar var, gucco kesinlikle kafesinde durmuyor, evin heryerinde yayan, arkasından b.klar bırakaraktan dolanıyor. parkede dolanırken de, o tırnaklarının çıkarttığı sesler, çıt çıt çıt ! nası kibirli nası kibirli, burnu olsa doğru dürüst kıl aldırmıcak yani! ........sinir oluyorum sana gucco!

papağan demişken de, taaaaa eskiden, taaaa adanalardaykene bizde de iki adet eclectus adıyla (türkçesi yeşil papaaan işte) 2 adet papağan vardı. birinin adı Papaz'dı.. diğeri sonradan geldiği için hatırlamıorum ismini. papaz yukarı, papaz aşağı.. hmmm bi de aynı zmanda evde 2 adet de, hint bülbülü vardı. hint bülbülü de ne demeyin, hani eskiden bi ottimo vardı, hani ottimonun içinde koca bir kafeste bık bık bık öten bi ton ufak kuş vardı, işte onlardan. bizde de 2 adet vardı....hmmmmm bi de, aynı andan evde efsanevi Polly'miz vardı... bi de, aynı anda evde insangillerden kılıç ailesi olarak yaşayan 4ümüz vardık :D

ecl03painting by Claudia Moss 

evimizde, belirli aralıklarla hep hayvanlar oldu.. kimi zaman bir sincap  kimi zaman maraşlı köylülerin babam hayvan sevio die getirdikleri sansar... hmmm bi ara bi de bi yavru tilki vardı.. ama eve almamıştık onu :D falan die uzayıp giden, hayvan sevgisiyle boğulunan bir çocukluk işte..arada aklıma gelen enteresan anı olursa yazarım artık...

gucco'dan buralara kadar geldik, ama sinir şey hala bağrınıo!!!

..

14 Şubat 2009 Cumartesi

mösyö valentin

mühim gün tabi.. herkez bugünü ne kadar önemsemediği ile ilgili acaip yazılarla lütufta bulunmuş. tabiki herkezin düsüncesi kendine.. herkez neyi nası istiyorsa öyle yapsın şekerim. madem öle ben de kendi fikrimi söyliyeceğim: evet, ben sevgililer günü, zafer bayramı efendim okuma bayramı falan hepsini acaip severim. bana göre bu günler, doğal rutininde gelip geçen 365'lerin arasında "a-aa bugun x günüüü!! hayde!!!" die ufaktan sevinç duyulabilecek (ok, bazen üzüntü de olabilir) günler.

10607

bilmiyorum belki de 23 nisan doğumlu olmamdan kaynaklı ben severim böle şeyleri. yanlış anlaşılacak bir durumu da yoktur, kendinizi ticari sömürü tüketimine kaptırmadığınız sürece. elimden gelse, başka kültürlerin özel günlerini de kutlarım. elimden gelse, bütün özel günlerde herkeze bisürü hediyeler alırım. elimden gelse, her özel günde minyatür festivaller düzenlerim. başka nasıl, zaman zaman uyuzlaşan hayatımıza ara verip, sevgimizi, acımızı paylaşabiliriz ki? bana göre bu tarz günler mazarettir beraber olmak, paylaşmak için...mazaretler ise, günlük maskeler gibidir takındığımız.. hiç bir sakıncası da yoktur :D

sevgililer günü kısmına gelmeden önce, doğum günlerinin de ne kadar özel olduğunu ve aynı diğer özel günler gibi aslında sadece mazaret günleri olduğunu belirtmek isterim. yani, elimde olsa senede iki kere kutlardım doğum günümü: narsistim ya! sevin beni ulen!!! (bu çözemediğim, narsistlik sınırında dolaşarak kurduğum öz-savunma kalkanının ardındaki iç-güvensizlik meselesine, belki daha sonra parmak basıciim)

beni bilenler bilir, sevgililer gününü sevmem, çünkü benim için özeldir. mümkünse dışarı çıkmam, alkol almam, kalabalık ortamlara, özellikle aşk böcüklerinin pırpırlandığı sevgi bulutlarının içinde dolaşmayı da sevmem. içim acır çünkü:D bütün o tüketim kültürü yozlaşmasının en ufak pırıltısını bile göremem böle günlerde, gözüm gözlerdeki parıltıları arar, dolayısıyla dışarı çıkmam. sevgi ne güzel bişi, ne olduğunu bile bilmeden yaşayanlara bilem saygım ve kıskançlığım büyük!! :D dışarı çıkmam, 3 maymun olup, annemin dizinin dibinde oturmayı isterim. arabeskim ya ondan galiba.. valla, en ufak aşk kıpırtısı sezinlediğimde gözler dolar falan. o yüzden mümkünse içinde hiç bir aşk kırıntısı olmayan siyasi söyleşiler, efendime söyliyim mega yapılar ismiyle acaip sıkıcı olan belgeselleri izlemeyi tercih ederim.

bi de, bir şey daha eklicem. hani diyorlar ya, "hergün sevgililer günü bize aşkımlaaaa" ya nası olur bu ya? hergün sabah kalkıp, "aşgıııııııım, sevgililer günün kutlu olsuuuuuun...muaaaach" diyip, ardından kahvaltıda kalp şeklinde kesilmiş kızarmış ekmeklere reçel mi sürüyorsunuz siz? bu ne demek yaaaa???? hergün sevgilinizle ne kadar güzel sevgili olduğunuzu, aşkınızı konuşup kutluyorsanız, bu hakkaten iğğğğğrenç! çok sıkıcııııııııııııı! durun be, biraz kavga edin!! vallla! heyecan olur, sevişirsiniz hem belki..

10255

oh bea!! bunlarda benim kırıntılarım işte, brükselin yağmurlarından korunduğum paltomun cebinden çıkanlar..

karşısındakinin gözününiçine büyük bir güvenle bakabilen, en ufak kuşku duymadan huzur duyabilen herkezin sevgililer gününü kutlarım.

ps: resimleri dvianttan aldım ama nerden aldıklarımı hatırlamıorum.. etik olayı falan, iş sahiplerinden özr diliyorum.sanıyorum fav.larımda varlar...

moshi moshi

var mı böle bi güzellik? annemizin adı moshiiiiii..evet, ben de hemen sordum: "eee bunlar beyaaaaz?" o da hemen cevabımı verdi, 3. gün resimleriymiş bunlar, şimdi kulaklar ufaktan siyahlamış...

n673850066_2570124_9321 
obua mert'e itafen: ne derler, hayırlı olsun, alla bağışlasın :D.

the do

şiddetle tavsiye edilir. başka da birşey söylenmez.. haa bir de rapidshare linki verilir (thanx to mösyö bayser)

The Do - A Mouthful
The Do - A Mouthful (2007)

http://rapidshare.com/files/99156985/JB-TD-AM.rar

13 Şubat 2009 Cuma

ussal tümevarış tümceleri

iyice gunluk moduna soktum burayı da.. neysem olacak o kadar.. bir süredir hava soğuk, ev soğuk derken biraz moral bozuklugu da yasıorum elbet.. burdan ajitasyon (ya da kelime herneyse..)yapmayacağım, ama uzaklık, yalnız olmak bazen zor olabiliyor. özellikle fiziksel konfor konusunda problem yaşadığım zaman, özlem duygusu az az bastırıyor. annem olsa, bi çorba yapardı konulu özlemler gibi... bi de, şimdi mösyö armandla arkadaş ortamı falan, insan kendi sevdiklerini; ahaaa haaaaaaahaaa 'ları özlemiyor değil. mesela bi tuba olsa da herseye itiraz edip hiçbişeyi beğenmese, özlemim olsa da işine olan aşkından bahsetse, ayçam olsa da acaip yüz mimikleriyle kocaman kocaman güldürse bizi gibi uzayan bir özlem listesi...

Brussels_by_SageMcPipeyBrussels by SageMcPipey on deviantart

>dönüş tarihim yaklaştıkça, bi gerginlik basıyor beni: haydi bakalım gezmeyelim görmeyelim, evde oturup okuyalım, yazalım, edelim triplerine giriyorum. bir yandan bu fırsat bi daha ne zaman elime geçer düşünceleriyle en uyduruk müzelere kadar gezinesim var, bir yandan aklımdan sessiz sessiz geçen "hayır, buraya niçin geldin otur evde çalış!" cümleleri. yabancı bir ülkedesin, farklı bir kültürün yaşamına ortak olabilirsin, evde oturup dışarı çıkmamak da koyuyor insana biraz bea!!!

Brussels____by_tobiasz85 Brussels by tobiasz85 on deviantart

 .>bu resimde görülen sokak, centrumda grand palace'ın arkasında kalan, milyon kez midye ve bilimum kabuklu deniz hayvanlarını yiyebileceğiniz turistik restoran sokagı. sokağın içinden geçerken, "matmazeeeel" ile başlayan davet cümleleri ve ardından salak bakışlarınızı yakalayarak başka dillerde devam eden müşteri nası tavlanır cümleleri bize çok tanıdık :D geçerken aman diyim aralardaki dar boşluklardan içeri dalmaya çabalayın; enteresan avlulara, ya da bir kukla oynatan tiyatro-barlara rast gelip bütün turistik deneyiminizi değiştirebilirsiniz. gerçi yanınızda, bilen biri olursa daha anlamlı oluyor... mesela danish tavern die bir olabildiğince turistik cafe var, kenarından baktıgınızda tahta duvarların üzerinde delikler var, bilmem ne zaman burda bi polis-hırsız tarzı çatışma olmuş, kurşunlar duvara girmiş, polis kurşunları almak istediğinde bina sahibi "buraya dokunamazsınız, tarihi bir bina bu, valla ahanda dava ederim" demiş, hala kurşunlar içerde.. ya tamam o kadarda etkileyici bir hikaye değil ama aklıma gelenlerden biri işte...

Brussels_by_MattiasA Brussels by MattiasA on deviantart (great gallery)

>back to the future ismi altında yazacağım, dönünce yapacaklarım listesine başlıorum efenim:
back to the future 1 > ankaranın olur olmaz heryerini gezeceğim.. gerçi bilirim saman pazarı falan filan ama bilmek lazım, gezmek görmek alakadar olmak lazım.

..

7 Şubat 2009 Cumartesi

ibo ve ardından fat boy slim::::

olmaz deme, valla!! yok artık da deme, valla!! ben şahidim!!!

uzun bi yazı olcak; elimde resim falan hiç bişi yok (aralara uygun bişiler bulursam koyucam ama herhangi bir imgenin olayı herhangi bir şekilde anlatabileceğini zannetmiorum); başlıyorum: super ve super enteresan bişi gece geçirdim!! bütün şımarıklığımla bileziklerimi çıkardım, ve anında yazıyorum. biraz önce eve geldim. hmmmm nerden başlasam... aylin ve kocası ve bi sürü insan daha bu aksam beni turkish party die bir yere götürdüler. açıkçası bütün olağan kaygılarımla, süslendim, ne giysem tipleri ve galerie de louisa'nın önündeyiz. herkez pek bi şık, ben aralarında babetlerim ve mütevazi mavi elbisemle şirin ama dev kız edasında içeriye girdik.

süper ötesi bir müzik çalıyordu.. m.s.'den dolayı uzun zamandır hasret çekilen bir müzik, kan kaynaması falan.. turkish party die, zannetmeyin ki, türkçe ana dil, hayııır! herkez olabildiğince fransızca konuşuor.. neyse yerleştik bi yerlere, gayet büyük bir mekan, biraz eskimtırak kolonlar falan ama ışıklandırma + müzik + iki büyük kolon üzerindeki pembe tüllerden balerin etekleriyle danseden kızlar falan bildiğin club'tayız yaw.. balerin eteği derken yanlış anlaşılmasın, etek falan yok ortalıkta, süs o! :D ah foto makinem bozulmayaydı...

neyse, bi de ortada fashion shov olayı sahne var, megersem promosyon fashion shov + turkiyeden dj olayıymış bu parti. iyi tamam beklioruz, hafiften kımıl kımıl ritimleniyoruz falan..derken o sahne ışıklandı, siyahi bir adam fransızca bişiler söledi, ve fashion shov başladı.. bu noktaya kadar ben de gayet, amaaan şimcik kızlar da catwalk falan acaip derken, yanımdan biri geçti, gece boyunca duyduğum tek türkçe cümleyi söylüyorum: "la, faşın şov var la, mankeniler falan ıhahahahahaaa!!!" süperdi! kelimenin tam anlamıyla süperdi, noktayı koydu delikanlı...

ışıklar dönüo falan, dımtıssss!!! boxer giymiş (ki bitanesi beyazdı) üzerinde önü açık gömlek, hafif ıslatılmış aradan gözüken ten ve boxerların kenarına pembe postiş tutturulmuş erkekler podyumda yürümeye başladılar!!!! yemin ederim, herşeye genelde hazırlıklıyımdır, ne bilim herşey olur tamam, ama kalakaldım!! nası yaniii???!??!!!??? feci görüntülerdi! gerçi manken die çıkarttıkları afedersin g.tüme benziorlardı ama, inanılmazdı yine de!!! :D neyse, efendim süper müzik eşliğinde (iyi mi kötü mü bilemicem) enteresan bir fashion shov izledik.. sona bir anda aynı siyahi adam baska bir yerden fırladı, elinde mikrofon:"Ozaaaaaaan! türkiyeeeeee!!!!" die, dımtısı dımtıs falan nası coşuolar, coşuoruz dicem zannetmeyin bütün efendi şirin kız edamla elimde votkam duruyorum!

bu arada, belçikadayız, hani bi ton birası var, herkez bira içio falan, YALAN! dımtıs dımtıs olmadığım için gözlem kulemden gördüm ki, heeeerkez, ama heeeerkez istinasız votka redbul içior. (hatta ben, abartmayayim die votka orange istedim ama votka redbull geldi:))belki bir-iki rakı bardağı görür müyüm dedim, hayır. kızlar falan, bi süre sona coşku hepimizin boğazını aştı boğulduk!! arada serdar ortaçlı dımtıslar çalıo, arada yenerim handem, ama kesin birşey var alt müzik gayet başarılı.. bir süre sonra doğal olarak beklediğim onuncu yıl marşı da çaldııııı, derken "ladies and centilmııın" dedi ve one tu tri forooooo başladı mı ağrı dağının eteğindeeeeEEEE! ya, valla gurbet kelimesini kullanmaktan hiç hoşlanmam, ama gurbetten midir nedir, serdar ortaç falan değil de, ibo'yu duyunca bi garip oldum yaw!! hayır sölemeye de utanmıorum, kıpır kıpır oldum, hatta ve hatta gözlerim doldu yaaaa.. başladılar mı halaya falan, amaaaaaaaaaaaaaaaaan! s..erim efendiliği diyip ben de başladım!!! :D o diil de, esas süper olan şey, ibo şarkısı sonuna yaklaştı, ritm birazcıktan değiştirilerek Fat Boy Slim girdi yaaaaa!!! inanamadım! hayatım boyunca, ibo'yu ve f.b.s.i ardı ardına dinleyeceğim aklıma gelmezdi. valla! feci bişey oldum ya, tarif edemiorum!!

yok böle bişi!!!

nası kalabalık, nası coşuolar anlatamam.. çok feci eğlendim, bidaha bidaha dedim. sonra, dediler hadi gidelim, dedim tamam saat 3 olmus hadi gidelim, kapıda vestiyer olayı bekeşioruz.. tam içimden dedimki kendi kendime, yaaa iyi yaaa, kavga falan da çıkmıyor. aylin yanıma yaklaştı: "tam zamannda çıkıyoruz, etraf geriliyor, kavga falan tam zamanında çıkıyoruz!!" tabii, salak kafam herkez fransızca konusuyor, nerden anlıyim ben :D

ööle..eve geldim..dayanamadm yazdm..şimdi de yatıyorum. herkeze iyi geceler, benmki iyi geçti:)

ekn.

6 Şubat 2009 Cuma

kahkül kesmece

bir kaç gündür düsünüordum.. adem kızıcak ama, yok artık dayanamayıp kahküllerimi kestim. tamam biraz acemice, biraz yamuk falan ama gözümün içine girmesinden iyidir. düzeltçem diye baya kısalttım zaten, daha da düzeltmek için çabalamıcam..

Resim 011 copy
resimde sol taraf daha kısa gözüküyor, ama inanın hep öle gözüküyor. yani sol kısa görünüor, sağı a kısaltim diyorum, sona sağ kısa kalıyor falan.. bööle gider bu kesmece... diyip, bir yerde sonlandırmakta yarar var die bıraktım..

dünyanın en karizmatik babası benim babam var mı!!!

_KLC9164
...

2 Şubat 2009 Pazartesi

sümüklü peçete sahipleri

daha once bahsettiğim turkce kelime agırlıklı kitabı kafaya takmısım, bu seferde sabah sabah uyanıp okumaya basladm..sona, bi baktım bana mektup gelmiiiş!!!! hemncecik açtım!!! süper insanlarsınız! hemi de züpper, überr, süperrr!!!

gelince hepinizi teker teker öpücem ona göre!

>> bu arada foto makinem bozuldu! hayır, bu şanssızlık değil, benm bazen kafamın durmasıyla ilgili pratik olamamamdan kaynaklı ufak bir problemin kocaman olmasıyla ilgili. çantamın fanta şişesinin kapağının açılmasıyla gölete dönüşmesi sonucu yaşanmış bir talihsizlik diyelim ve üstünde durmayalım. zaten tuba sordu: "neden fanta şişesini çantana koydun ki?" ben bu soruyu, fotograf makinemin çalışmıor olması gerçeğini kavradıktan sonra bile sormadım. her yaptıgımın sebebini bilseydim ohaaaaaaa, felsefik bişi olurdum ben yaw! :) ama aşama kaydetmiş durumdayım, artık aldığım objeleri (güneş gözlüğü, telefon, foto makinesi vb.) kaybetmiyor, sadece kullanılmaz hale getiriyorum bi şekilde. güneş gözlüklerinin kalabalık çantamda taşımamdan dolayı kırılmaları; fanta+fotomakinesi, telefonları sürekli düşürmemden dolayı beyin kanaması geçirmeleri falan, aslında kişisel obje geçmişimde bir ilerleme demek.. çabalıyorum geröekten:D sanırım bir sonraki aşamada daha iyi olucam... sorun dikkatsizlik değil bence sorun birden fazla şeye konsantre olamamamla ilgili. o an önemli olan şey o objeyi kaybetmemek, bi şekilde muhafaza etmek. iyi/kötü, sağlıklı/bozuk bi şekilde bende var olmaları.. :D

>> iklim, kendini aşarak yeni bi ürün ortaya koymus.. sayfaya bak(a)mayanlar için :

Resim fimolove 016 
.