30 Temmuz 2009 Perşembe

klch-nostalgie

klch ailesinin eski fotolarndan bahsedicem :) anıttepedeki eski-kırmızı evimi bosaltma durumumdan kaynaklı, bir cekmece dolusu fotografı mavi çöp torbasına boşaltp eve getirdim.. biraz biraz bazı fotoları fotografını cekip dijitalize ediyorum.. keyifli işler bunlar :)

> klch nostalgie no: 1

meselaaaaa, mine kılıç.. annemin en keyifli fotolarndan biri.. hatta, bazen yok artık yaaaaa!!! diyorum.. sinir bozucu :) bitek ayakkabılarını biliorum: hush puppies..

> klch n.no:2

evet bu biraz daha yakn zamanlar… yakn derken 30 yas manifestosunu hatırlatr, abuk sabuk espri yapmamanız için uyarırım :) neyse, burası ananemin (ayten hanm) akçaydaki ilk evi, dedem o zamanlar daha ölmemiş die hatrlıyorum ama.. neyse, üstünde oturulan lacivert kadifeli koltuk ne kadar net kafamda anlatamam :)

> klch n.no:3

haftasonları gidilen balk-piknik-gezmece anılarından biri.. baba-kız meselesi işte :) sanıyorum burası samsun bafra dolaylarnda, ama tam hatrlayamıyorum…

> klch n.no:4

burası da tahminimce bafra, kolay, altınkaya barajındaki sitedeki ev…. duvarda gorulmekte olan fotolar hala ben de :) koltuklar annemlerin, ann-bert cole die arkadaşları vardı, onlardan alınmıştı: ikea!! solda accık görülen kütüphane de keza öle… neyse, o diil de çaydanlığı hiç hatırlamama rağmen babamın elindeki yeşilli metal kabı hatırlıorum..ne enteresan.. neyse bu da öle….

 

alberich m.

nasıl büyüleyici…

ce3250cd5c769fe39412d553a577ff85

5f196f0dfb2a74bd8aaefd576840b1cc

http://alberich.deviantart.com/

23 Temmuz 2009 Perşembe

vampirler gerçek olsun!!!! :P

denizartıbir bile yazdıysa, ben daha ne duruyorum… alacakaranlık diger tabiriyle twighlight ile başlayan vampir konulu kitap serisi hakknda söyleyeceklerim var..

evet delirmiş gibi okuyorum, bilmiorum kız kitabımı, erkek kitabı mı? ama okuyorum.. önceleri ivme çok yüksekti, hatta iki günde ilk iki kitabı bitirdim.. tam da gündelik, kafa dağıtma kitabı niyetiyle.. eğlenceli, kısmen beyazdizi tadında, biraz arkanıza yaslanıp “vampir, kurt adam ve kız(ceğiz) > popüler yakışıklı karizmatik zengin çocuk, arkadaş canlısı ikinci plan çocuk, aptal aşık kendine güvensiz ne yapacağını bilemeyen sevimli problemli kız” çözümlemesine annda geçebilir ve ardından biton daha azbuçk geliştiğini düşündüğünüz entellektüel yorumlarda bulunabilirsiniz.

anlamam canım, ben okuyorum! hatta ve hatta gerçekten de vampirler var olsa ne güzel olurdu di miiiiii bile diyorum.. edward’ın heykel gibi mükemmel soğuk tenine değmek, değemesem bile bakmak istiyorum! rosalie’nin muhteşem karizmatik güzel görüntüsünü görmek istiyorum, ve o aptal bella’ya dönüp “yaaaaa kızım manyak mısın? dandirik bi kurt adam için ne kendini heba ediosun? bak ayıp oluo?edward’ı da düşün biraz aaaaaa!!! hadi canm hemen vampir olda, durduğun kabahat'! ” diyesim gelio.. hatta söylemek gibi olmasn ama, 3. kitapta salaklık derecesinde 2 erkek bir kadn anektodu var, kitabın sayfalarını yırtıp çakmakla yakmak ve “aptal!aptal!aptal!” demek istedim. :D cok eglenceli yaw!!

Twilight-Deleted-Scene-twilight-series-4653266-350-259

Meadow-scene-twilight-series-2724716-651-376

hmmm bu arada şu cümle ardına da, gözlerim dolmuştur (okuyanlar bilicektir, açıklamasını yazmıcam) “ne?italyaya mı gitti??”

yaaaa evt yaaaa, ben duygusal film, dizi, kitap falan izlememeliyim, okumamalıyım… hemen kaptırıp, duygusallasp, hırslanıorum ya da herneyse… sadece bir kitaptan daha bahsedicem; “fransız suiti” sene 1941 paris işgal altında falan, kitabın konusu okuması falan tartışılır (ben beğendim) ama esas ilgimi çeken kitabın sonunda, yazarın kitabı yazarken aldığı notlar var; o kadar enteresanki, misal romandaki karakterlerin arasndaki ilişkileri kurgulaması sırasndaki düşünceleri, romanın son haline eklenmemiş detaylar ya da olaylar falan.. tabi, biraz sizi romann gercekliğine uzaklaştırıyor, bu iyi birşey mi? kötü birşey mi? bilmem..ama enteresan.. bunun dışında, 4küsür sayfalk romanda 2 satır geçen bir porselenin detayı için bile aldığı not şöyle: “bilmem ne dönemi, bilmem ne bölgesi porselenlerini incele!” bu notları okumak iyi geldi bana… yaaaa roman yazmak ne kadar zor birşey yaaaa!!!

image 

irene nemirovsky – fransız suiti

tangün çiftinin hastasıyız yaw!!!

yaaaa, yok böle bişi yaaaaa, artk tamam yazıcam yaaa!!!! sayn akn&nora çifti, yaptığınız çeşitli özendirici, keyif verici aktivitelerinizi fazla bulmaya başlıorum!! yaaaaaaaaaaaaaaa!!!! o zaman beni de alın aranıza, ben de sizin ailenizin bir parçası olayım? valla???

nora yazmış; bowling oynayıp, ardndan biralayıp, ardından da durduk yere piercing yaptıran kaç tane çift tanoursunuz ki????

elerinize sağlık, destekliorum ve kıskanıorum :) ekn..

image

bu arada sürekli noranın fotolarını çalışorum..ama hadi neyse.. :D

21 Temmuz 2009 Salı

"üstsüz"lük

düşünüorum da, festivalden kalan şeyleri aklımda.. hemen bir olsun/olmasın daha geldi: erkek kısmısının tek ama tek kıskandığım, adaletsizce buldugum ve gerçekten üzüntü hissettiğim tek ama tek avantajından bahsedicem: cümle şu: "auaahhmmmm, biraz terledim ben" diyip hoooop t-shirtlerini çıkartmaları!!! bu ne kardeşim?nedir? keşke keşke erkek olsaydım dediğim tek cümle herhalde.. yanlış anlaşma olmasn, tamamen empati kurmayla ilgili yazdklarn, işin diğer göz kıstıran tarafı başka bir hadise :) ben bi dişi olarak bu işlemi yaptığımda "üstsüz" die nitelendiriliyorum, ama erkek ööle değil... neyse diyeceğim o ki, bütün erkekler mümkünse "üstsüz" dolaşsınlar, ben erkek olsaydım kesn sadece gsf'nin kapısından girerken giyerdim t-shirt'ümü, onun dışında full üstsüz olurdum.. ne kadar şanslı olduklarını farkına varsınlar lütfen!
......................................................................
>>> ve evt, üzgünüm nora'nın fotolarını çaldım resmen :) ama sekreterlik görev bilinciyle koşuşturma halindeydim.. çok özr noracm... bu arada hemen juliette indirdimö, sekreterlik makamı, makam olalı .... diyorum.. sanırım biraz ses kısmalıyım, ama şu an hiç umurm diil :)
>> neslieeeee, evt senn ekstra bonus bi durumun var, üstüne bi de ispanyolca bindirilmiş erkek kısmısı ingiliz+fransızca konuşma halini düşünemiorum!!!! :)
>> hitchhhhhhhh: cinsiyet değiştirme kısmını tam da şu "üstsüzlük" meselesi için destekleyebilirim :P

20 Temmuz 2009 Pazartesi

kesnlikle olsunlardan

>> cok nadiren yazdığım olsun/olmasn kısmına eklemede bulunmak istiyorum: erkek kısmısı, ingiliz ingilizcesi ve haliyle ingiliz aksanı ile konuşsunlar sadece; ve bi de üstüne üstlük ingiliz aksanı ile fransızca konuşsunlarrr!!! bi istem sadece :D (kız kısmısı da isterlerse katılabilir, ama sonuç çok da enteresan ve etkili olmayacaktır..)

anektodizm (turkcesi anektodicicilik)

evt evt ordaydm..evt evt pek keyifliydi.. evt evt prodigy oldum.. evt evt pzt sabahı itibariyle okuldaym ve evt evt pek bi de yorgunum :)

DSC05064

barlas ve ozlemle gittik busefer, iklmveumtcn da ordaydıııı… bu sene istanbulparkta olması sebebiylen yol daha az eziyetti.. hmmm bide barlasn arabası ve şöförlüğü, daha atakule ışıklarından, millerla başlayan abuksabukluğu destekledi :) bu arada önemli bilgi, ankara-istanbul oto yolunda bira satışı yapılmıyor :)
yaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!! bi sürü “anektot” var yine.. bu aralar anektodizm (turkcesi anektodicicilik) ‘in kölesi olmuş durumdaym..

3735477168_7d8d453a99

> cuma gecesi 3 gibi alana varabildik, kombine kamp biletimiz olmadigi icin iceri alnmadk.. ama o kadar mal gibiydikki, ben konuylka ilgili herhangi bir şirretlik bile yapamadm :) dedikki, buluruz bibenznlik ve 3-5 bira, sona otoparka gider yerleşir ve uyuruz.. bp istasyonu buldk, kenarnda da masa sandalye falan, sabahn 4ünde nasıl bir keyiftirki alacakaranlık kuşağındaymışız gibi bi hisle ööööle zaman gecirdik..

DSC05047

> bi de şebnemden bahsetmek lazm dimi ama:

DSC05024

> neysem, genel anlamda çoooook sıcak olmasına ragmen çooook keyfliydi.. juliettelewis beni bitirdi; prodigy ile birlikte “ya benm ne işim var, naaapıorum ben!! siz delimisiniz!! siz kimsiniz?? o diil de ben kimim neyim, ve ardından ben bir hiç’im !! “ :D cmtden akın ve nora’nın cektigi fotolar ve barlasn mucize telefonundan fotoları da göstericem :D hmmm bi de unutmadan, “fırlatın hadi c’leri diyorum, mangavecartel başkaaaa bambaşkaydı..senelr once cezaya hareket çeken ve küfreden bizim rokÇI gençliğimiz, hayrettir ki bu sefer coştular!!! bu da ayrı bir gerginlik konusudur.. neysem, çooook keyfliydi yaaaaaaa, hele bi de EVDEKİ SES olunca ben ben olmaktan çıktım.. dedim hadi artık eve geri dönebiliriz, ben tamamım :D

3735502022_27e92841bc

> unutmadan hemen şunu da yazayim, zira sekreterimiz hastane(1) gidecegi icin rockncoke sonrası ilk pazartesimi sekreterlikde geciricem.. neyse, mangacartel’den sona hayko çıktı; bu sene mezn olan pek şeker bireyimiz cemre dinçer’in hazrladigi video o sahnenn iki yanndaki devasa ekranlarda yayınlandı.. ayrı bi heyecan duydum :)

> tam da su an sekreterligi gitmeliyim… umuyorum içimdeki “ya ne saçma bi gün, hatta sanırım ishal olucam” hissini bastırabilicem…. :)

ve biraz daha foto:

DSC05144

otoparkta, sabahn dokuzu…

DSC05085

arkası açılan ve yatak olan, sabahları içinde asla asla durulmayan arabamız!!! (ngn hocam, umuyorum barlas icin bahsettigimiz ufak madalyayı es geçmeyiz..müiteşshekkuur olrum:))

DSC05037

aynı çakmaktan bulduuuuuuuum!!!! (ilgili kişi konuyu anladı, diğer arkadaşlar fazla üstünde durmasnlar..belki sona …)

3735501832_f5943d4d74

DSC05128

yaaaa barlas özr dilerim ama bu resmi koymak zorunda hissettim…. valla madalya vercem sana yaaaaaa!!! neysae ben sekreter olcam, kaçtım..

ekn.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

dikelimsi

DSC04893
merkezde toplantı halinden sonra, okula geri geldim.. aksam koraylara gidiciiiz diye yesimlerin beni almasını bekliorum.. edward ve bella okuma düşüncesini bastırır bir şekilde burdayım işte…..

yaaaaa, hersey ne kadar enteresan olmaya başladı?? mideüstü kırılma sancıları, panikleme durumu, garipseme hali ve “yok artık yaaa temmuzda böle bi hava olmaz artık yaaaaa!!” nakaratı.. dışarıda hava i-na-nıl-maaaaaz.. bide bide akçay(’ım)dan  yeşil yeşil gözlük almıştım, onlarla daha da dramatik, enerjili falan filan gözüküorlar.. enteresan zamanlar bunlar---tekrar ediyorum…

yok yok benim kitap falan okumam, sona ne biliim ışıkları kapatıp, gözlerim titreşimden acıyana kadar csi, bones yeri gelince eleventh hour, bi de fringe’i unutmamak lazm, falan izlemem lazm.. bak yine sancılandım… yaaaa bi saattir aklımda, bi film vardı; hani kadın kanser, adamda ona çare arıyan doktorumsu bişii; filmin bazı kısımlarında adam bambaşka bir boyuta geçior meditasyonumsuyla, orda kocaman bi ağaç var..falan daha fazla anlatmayaim.. neydi yaaaaaa… adam elini yaklaştırıyor ağacın gövdesine ağacın üstündeki kılımsılar dikelior böle… yaaaaaaaaaaaaaaaa…… >>> ok buldum: fountain.. ama aradıgım sahnenin “imge” sini bulamadm…

fountains7

neyse filmi bidaha izlemeliyim…. .>yesim aradı geliolarmış…ben de artık biraz edward/bella olayim…. bai..

14 Temmuz 2009 Salı

salısalısalısalış

SONY DSC

gecenin bi yarısı oldu.. diğer assos tapınak, ayvalık ve kızlar fotolarıyla sonra ilgilenicem…

SONY DSC

enteresan zamanlar bunlar.. ööle yani.. biraz çalışsam iyi olucak artık.. saat kac oldu?? yarın gsf yorar şimdi.. çok iş var çok… hmm aklıma gelmişken turkcelle kamusell için binlerce teşekkur!!!

taş duvarın önündeki mavi vespa

evet evet, tatil, izin, ara, dinlenmece diye adlandırma yapmalıyım... aman tanrım ne çok 'anektot' var yazılcak ve yazılamıyacak.. asostaydım yaaaa!!!! sanırım, yaşamak istenilen 3 yaşamdan biri asosta dandirik tahta masalarda hafif esintiyle sarı bardak ve tabiki 19temmuzyasagı ile yazmalıyım ya ben!!

SONY DSC

mecburen birkac blog girisiyle yapmalıyım, çünkü yazmak istiyorum saçmalayaraktan.. annemle yaptığımız olağan ankara-akçay uzunluğundan sonra, 3 gunluk ‘tek’başımalığımdan…

SONY DSC

+ öncelikle assos için, lütfen plaj pansiyon diyorum.. referans için lutfen arayınız… şuan halil ibrahim beyin ilgilendiği plaj p.da seyfi bey tabiki hala orda… onsuz bi assos düşünemiyorum.. hayatta görebileceğiniz en efendi tavrıyla, seyfi bey ve kahvaltı ve mezeler.. balıklar halil ibrahim beye ait.. yaaa kesinlikle orda olmalısınız.. bu arada hemen dünyevi bilgi: geceliği 50 milyon olan plaj’da sabah kahvaltı ve akşam inanılmaz mezelerle balık dahil. başka da bişeye gerek yok sanırım.. kız kısmısı için, yanınıza ekstra bi 50 alın derim, acaip kolye ve vesaire var!!.zira kızlar olarak biz 3er 5er aldık:)

SONY DSC

+fotograflar yalnız oldugum, gece erken yatıp sabah erken kalktığım için kör vakitte çekildi.. serin ve ‘bistro’lu yürüyüşler falan..

SONY DSC 

SONY DSC

+gördügünüz fotolar assos sokak ve sahilinden; zaten de bu kadar assos!!! bu arada bilmeyenler için belirtmek lazım, burası assos liman diye geçiyor; behramkale yani assos köy- tapınağın bulunduğu limanın üstünde kalan tepede köy ve çevresi (denizsiz); birde assos kadırga sahili var orası bambaşka biyer…

SONY DSC

+ assos varışın ardından, gerekli mercilere haber verilir ve telefon kapatılır. zira saat takma diye bir kavramım (da) olmadığı için “saatsiz” zaman aralığına girilir… saat 12:30’da, saat 5te, saat 7buçukda.. diye devam eden olağan cümlelerin sarfedilmediği zamansız güneşin hafif ıslaklık veren ısısıyla, içinizden cümle üstüne cümle kurarak etrafa bakındığınız gündür ortada olan işte. daha ne? … ama baştan söyliyeyim, zor bişiii… bu da beni “aman tanrım! ne kadar kalabalıkmışız???” diye hayrete düşürüyor..onca, onbinlerce saat dakika, gereksiz karşılıklı cümleler falan, ne kadar da inanılmaz bir yorgunluk????

SONY DSC

SONY DSC

SONY DSC

SONY DSC

+ aslında tam da oyun zamanı… istediğin kişi olma zamanı.. ne istiyorsan olabilirsin: bilmem ne dağından gelmiş, kaçamak tatil yapan ekstra important person prenses!!!; saçma sapan promosyon hayatlar sunan romanına başlamak için çabalayan, kimsenin okumuyacağı garanti kelimelr kullanan ama yine de çabası takdir edilen entllektüel frapanlıktaki frijit kadın yazar!!!!; altın sarısı saçlarını aklından çıkartmadığı dünyanın en güzel iki çocuğunu gözeten, bir yandan da kitabını okumaya çabalayan, bir elinde 50 faktörle küçüklerin omuzlarını düşünen bir anneeeee!!! (ya da sadece beyninize dokunurlar..")

+ ‘bistro’ bu tatilin en çokanlamı kelimesi herhalde; sabah 8 buçukta takır tukur seslerle odaya yaklaşan, açık kapıdan kafasını uzatarak “nooluo lan buda” bakışlı assosun sahipsiz eşşeği; sabah öğle akşam arada “meooo”layarak ilgi, oyun, balığınızda hak iddia eden tekir; ve tabikiiii 7 senedir resmi olarak bir ismi olmayan yeşil palio (bir-iki)’ma isim oldu… dönüşte, maliye sitesine park edildikten sonra, ağırlıkları hafifletildikten sonra sol çaprak pencere kenarına hafifçe dokunularak sevgi gösterisinde bulunulan bistro’m..

SONY DSC

SONY DSC

+ bir gün boyunca, ama hakkaten bütün gün kitap okunarak hiç bir şey düşünülmez… sadece bahsi geçen (yine) promosyon canavarlardır akıldaki: alacakaranlıkla başlar, yeniay ve ardından tutulma olur, bilinirki sonrasında safak vakti ve göçebe mecburidir. arkadan gelen melodi de tattoos of ships der durur :)

+ çevreye yakın olanlar için, mutlaka assos sahil yolunda araba kullanılmalıdır diyorum.. o kadar ki, müzik de olmadan vıcırzvıcırz sesleri mutlak dinlenmelidir. mumkunse yalnız, eger mumkun ol(a)mayacaksa sessiz. … en sevdiğim yollardan biridir assos sahil yolu, virajlı abuk sabuk, konvoy olunca kabus, en sevdiğim yollardan biri.. bir diğeri bursa inegöl arasındaki ağaçlı-dağlık bölgeden geçen git-gelli virajlı yol..hmm bi de, akçay ören arası yol; ilk araba kullanma deneyimlerinin yaşandığı yol (thanx to barlas) ama bu sene geçtim yine o yoldan, düzenlenmiş, asfaltlanmış, genişletilmiş, eski keyfi kalmamış… neysem…

+ aklım başka yerlere gidip gelio… toparlamakta zorlanıorum şimdi.. ama bu iyi bişi… yağmur yağıyo iki gündür yaw!!??? yukarda, aşağıda, hernerdeyse, ne demek istiyosun be adam? ya da kadın? … yok bu başka bir blog konusu….

ekn.