21 Mart 2016 Pazartesi

graduate analog typography experiments video project!


GRA541 TYPOGRAPHY
MEDIA AND DESIGN, FALL 2015

‘MUSIC’ PROGRESSIVE TYPOGRAPHY/ANALOG EXPERİMENTS
STUDENT WORKS
BILKENT UNIVERSITY, FADA, DEPARTMENT OF GRAPHIC DESIGN

Students.
Rengin Kocaoğlu
Sepideh Yekanialibeiglou
Anıl Özden
Çetin Tünger
Çiğdem Demir
Sıla Alıcı
Volkan Acun
Pınar Çalışkan
Şölen Ödül Selvi



27 Kasım 2015 Cuma

graduate deneysel tipografi giffleriiiiii :)

iki dönemdir verdiğim gra511 typography dersinin bir blogunu açtık; bu dönemki giff çalışmalarını ordan yayınlıyoruz.. uzun zamandır da blog yazmadığımdandır ki, buyrun bakalım:)

http://mediaanddesigntypography.blogspot.com.tr/2015/11/2015-2016-gra511-experimental.html


23 Ekim 2015 Cuma

Roadhouse'lılardan mısınız ki?

Ankara'nın metruk binası denilen, Roadhouse, Oldschool, Graveyard, Bira Parkı ve Valör isimleriyle anılan, şimdiyse önünde yüksek duvarlarıyla çöplüğe dönen BİNA müdavimleri mi?



konusuyla, bir facebook grub sayfası açtık, yeşim ben elif.. Sayfa şu an vızır vızır; fotoğraflar, anılar, müzik paylaşımları dorukta :)

Olay aslında şöyle gelişti; her buluşmada her sohbette mutlaka roadhouse muhabbeti açılır oldu; biraz da yaşlandık mı ne? "ne güzel günlerdi yaaa" ya da "oolum hatırlıo musun şöle şöle olmuştu, ne kopmuştuk!" ya da ya da "yaaaa, bak şu şu da vardı!" diyerekten süren muhabbetlerin sonunda, dedik ki acaba bi grup açsak da, tekrar toplamaya mı çalışsak insanları? binayı?

Tunus caddesi köşesi, yıkık bina.. Bir zamanların (ki üstünden 2-3 jenerasyon geçmiştir) serseri mekanı Roadhouse, Old School, Valör, Graveyard, Bira Parkı... her ne derseniz artık.. Şu sıralar çöplüğe dönmüş halde, kardeş inatlaşmalarından dolayı yıkılamayan (neyseki :) binamız bizim. Bina sadece müzik alan, pis pis bira içilen bir yer değil (di); bizim için ev demekti; annelerin kabusu roadhouse! :)




Önümüzdeki Nisan Mayıs gibi bir etkinlik planımız var; bakalım neler becerebileceğiz.. facebook grup sayfası ve paylaşımları insanları motive ediyor, re-union istekleri tavan..

Bina nedir ki? diyenler için post yolda, yakın zamanda toparlayıp yazacağım..şimdilik bu kadar teaser yeter :)

bazı bazı fotolar, 90'lardan kalma :)








3 Temmuz 2015 Cuma

#deepdreams

google deepdream diyelim..

image'ları google bişeysiyle, bişey bişey yapıp, yeniden generate edip, bişey bişey haline getiriyor :) detaylar için aşağıdaki link'ten bağlanabilirsiniz.. benim kafam process'e çok basmadı; inandım ve vay dedim ama işlemi tam olarak dolambaçlarından yürüyemedim açıkcası :) onu da sayın kareli gömlekli mühendis arkadaşlarımız çözsün :)








http://www.popsci.com/turn-your-life-computers-dream-world



bilgisayarıma indiremedim, çalıştıramadım ama Zain Shah'ın sayfasından yapabiliyorsunuz..

http://deepdreams.zainshah.net

siteye girmek biraz zaman alıyor yoğunluktan.. sabır sabır sabır :) Bilgisayarınızdan görsel yükleyip, "hadi yap!" diyosunuz ve bir süre daha bekliyorsunuz, sonuçlar aşağıda :) (iki level seçeneği var)

low level.

high level .

2 Temmuz 2015 Perşembe

one a day campaign: Tattoo Artists Help Saving Lives!!!

proje araştırırken bigthink.com sitesinden ulaştığım kampanyayı anlatıcam. Bence müthiş, efortless ve oldukça yararcı. DESIGN FOR GOOD çerçevesinde yapılan projelerden biri bu kampanya.. Bu konuya sonra geleceğim :)

Tam da yaz dönemi, güneş-deniz hayallerinin ortasında, bir güneş kremi (soldejanerio) markasının başlattığı kampanya: TATTOO ARTISTS AGAINST SKIN CANCER .. Brezilya tabiki dünyanın güneş ve deniz denince akla gelen ülkelerinden.. Ülkede diğer kanser türlerine nazaran Cilt Kanseri daha fazla görülüyor(muş).. Firma da (kendi promosyonunu yaparaktan elbette) dövme sanatçılarını eğitim vermeye karar vermiş: tattoo artist'leri belirli bir süre eğitimden geçirerek, deri kanseri buluntularını görebilmeleri, tanıyabilmelerini ve ardından şüpheli durumlarda müşterilerini (hastayı) onkolojik devrana yönlendirmelerini sağlamaya başlamış!! Bence harika bir fikir!!!

Konuyu brief olarak anlatan, hatta tanı konulan kişileri ve düşüncelerini de gösteren bir video hazırlamışlar:



Dövme sanatçılarının bu eğitimi alabilmeleri için bir link de verilmiş.. Türkiye'den başvuranlar için ne kadar geçerli bilmiyorum ama araştırılabilir? Aşağıda verilen linki inceledim ancak site ispanyolca (ya da neyse:) belki mail atılabilir, ingilizce eğitim için?

"If you are a tattoo artist you can help to prevent skin cancer. Get your diploma at http://tatuadorconsciente.com.br/ " 

Bende dövme tutkunu biri olarak, çok başarılı buldum kampanyayı, hatta yine tekrarlıcam harika bir fikir!! Hatta kampanya DESIGN FOR GOOD anlamında, firmanın da ötesine geçmiş.. Böyle bilinçli bir dövmecim olsun isterim yaani :)

Orjinal haberin yer aldığı big think site adresi de burada: tattoo-artists-help-save-lives


Ha, bi de ayıp olmasın, güneş kremi markasının (sol de janerio) görselini koyayim :) sonuçta böyle bir kampanyaya imza atmışlar, kendi isimlerini çok duyuramamışlar ama olsun, takdir etmek lazım :)



23 Haziran 2015 Salı

REEPS ONE EXHIBITION // A.D.O.







Reeps One, ingiltere'nin bağrından sanatçı bir kişilik.. Nerden mi çıktı? niye mi blog'luyorum... buyrun:

Bi 2 sene önce falandı, 2012 Beatbox Championship Finals videolarından,
Skiller vs Reeps One videosunu delicesine aşık olurkene keşfettik Reeps
One'ı. Bilenler bilir, insanların beynini s.kerekten herkezlere
izlettim!! :) şu an ezberimde bile :) (https://youtu.be/B7pVIGGcNNc)

Sonra takibe aldık tabe turuncu sakallı beatbox'cığımızı :) New York Sofar
(https://youtu.be/onyKzeprrbA) olsun, Bangır Bangır Move
(https://youtu.be/YH5ty3Kucz4) parçası olsun.. Arkadaşı neden sevdim,
sadec bış bış bış beatbox yapma peşinde değil; beste anlamında müzik
yapmak peşinde!! ve de sadece ağzını, nefesini, nefsini, osunu busunu
kullanarak.. Zaten yukarıda linkini verdiğim Move'u dinleyince "yuh!!
nerden çıkarıyor bu sesleri diceksiniz.. :)

Neyse konu aslında Reeps One'ın müzikal kariyeri değil :) Arkadaşımız aynı zamanda
illustratör/sanatçı.. ya da street artist mi demek lazım? ya da bişilr
işte... Bildiğim kadarıyla ilk solo sergisi.. zaten mesele, ses ve
görsel
arasında kurduğu ilişkide yatıyor.. Aşağıdaki belgeseli biraz
zaman ayırıp izlerseniz, güzel ve basit bir dille anlatmış bakış
açısını..



 Çoğu zaman audio ve visual arasındaki ilişkinin irdelendiği işler, çalışmalar, deneyler görüyoruz.. Bir yandan da, bu kadar naif bir şekilde "ses üretme" (audio processing) içinde olup, bunu yansıtmada yine güdüsel davranan insana da çok rastlamadım.. Ya da belki görsel dil, renk ve doku bana yakın gelior bilmiorum.. Hem o street art dediğimiz, Tag'leme stiliyle kaligrafik texture'ları birleştirmesi; hem (belgeseli izleyince görüceksiniz) sergiyi anında orda perform etmesi.. bişiler bişiler :)


Bu da web sitesi: http://reepsone.co.uk/ 




140327_ReepsOneADOSpace_MG_9334



4 Haziran 2015 Perşembe

Sosyal Medya Günahları /// derken kendi kendime bir geribildirim şeysi----

Başlık sizi yanlış yönlendirmesin :) Bu bir sosyal proje, ben de bu projeden bahsedicem.. Sosyal proje ne demekse artık, en uygun niteleme bu gibi geldi.. Sanıyorum Fransız işi bir proje..

Önce ben de "ıııııııııh amaaa sosyal medyanın 38 zıttırık şeysi" gibi bir başlık altına onedio veya bimugimuguuu gibi sayfaların ürettiği bir içerik zannettim.. Zıttırık mıttırık, akşam evde televizyon karşısında (ama televizyona bakmadan) candy crush canlarım bittiğinde, ve de ardından dots canlarım bittiğinde, ve de facebook/instagram/twitter'da karıştıracakk profil kalmadığında, kedi videosu izleyeceğime basıyorum zıvıttırıklara..

Önce, "sen kimsin lan" testleriiii; evet maviyim, (hiç izlemediğim halde) Game of Thrones'un sarı saçlısıyım - neydi aleyna falan mıydı adı?-, 30'lar da ve amsterdamda yaşamalıymışım falan... Sonra da sıra geliyor, list'lere... kafana zöbörük takmanın 18 şeysi, Frida'nın 7 bıyıklı fotoğrafı falan da filan.. Hadi en önemli itiraf.com'umu yapayim: 4-5 satırdan uzun metinleri aslaaaaaa ve aslaaaaa okumuyorum...



Burda önemli olan ve beni yazmaya devam ettiren şey şu; bu linklere ancak ve ancak birebir gün sohbetinden birşeyler alabildikleriminkine itibar edip, basıyorum ve okumaya başlıyorum.. Yukarıda belirttiğim gibi, 4-5 satırdan uzunsa okumama hal ve tavrımı koruyarak elbetee :) Belki bana yararlı olabilecek bir bilgi edinirim, ya da orda burda sohbet olur, konuşabilirim, "ya daaaa aman şimdi bu post konuşulursa bir iki laf söyliyeyim, şöle çarpıcı falan" dediğim linklere basıp bakınıyorum diyelim :) Örneğin bu elbise mavi renkli, hayır beyaz diye hiç bir sonuç vermeyen ama bira masasında 3 saatimizi alan tartışma.. :)

Ancak ve ancak, bugün Mert'in sınıf page'ine gönderdiği linke baktım.. Öncelikle bugün özel birgün; bugün yaymaca günü, zaman kaybetme gibi bir derdim yok, ve de DİGİTÜRK BOZUK!! :):):) Balkon çiçeklerine bakınma, hiç bir yere yetişme acelesi olmayan, belki yürüyüş babına gidip INGRESS Anıttepe Havuz Portalını indireceğim, ardından da Penny Dreadful izleyip, Ilgın'ın tezi'ni nasıl yapsam da daha sonra okusam mazaretlerini ürettiğim bir gün bugün :)

Neyse,konu bir grup (sanıyorum) iletişimci, SEVEN DIGITAL DEADLY SINS başlıklı bir proje gerçekleştirmiş.. Aslında şimdiki havalı ve trend tabirle içerik üretmiş ve bunu web ortamında sunmuş.. Proje içeriğinin yanısıra, benim de çok mağdur olduğum (ve de artık ignore ettiğim) uzun metin, uzun video, kalitesiz görsel, durağan/stabil arayüz'leri sıkıntı edinenlere göre tasarlanan içerik, tam da benim gibi hem şikayet eden hem de vücudunun %80ini ele geçirilmiş olanlara göre.. Arayüz olması gerektiği kadar dinamik (uçup kaçmıyo), videolar olması gerektiği gibi kısa ve kendine yeterli, metinler (korkarak tıkladım, sadece video içerikleri iyi diye, ama bayaa bi okudum) yeterli derece de uzun, görseller kaliteli, aşırı trendy olmayarak kendi içinde tutarlı..

İçerik ise sosyal medya ve digital kültürün ne kadar yobazca hayatlarımızı ele geçirdiği, TÜÜ TÜÜÜ, KA!KA! olarak değil de, böyle bir şey var, bi bak bakalım; senin cümlelerini mi kuruyorlar acaba? diyen bir içerik.. Öyle öne çıkarabileceğim bir detay yok hepsi bütünleşik iyi olmuş.. Hakkaten her videoyu izlediğimde, "Yuh iyi yakalamış!!", "ahaaa bunu Facebook'ta paylaşayim!! bak bak nasıl like alıcam!!! Nı hahahaaa!!!" içsesimi zor da olsa ignore ederek, ve de projenin tam da bırakmak istediği etkiyle;

"Hayır Ekin yaaa, biraz dur, şu konunun bi üstünden geç kendi içinde.. bi balkona çık da, bugün filiz veren, açan Bodrum Papatya'na bak, fotoğrafını da çekme, sadece bak, sonra uzun zamandır yazacak birşey bulamadığın şu bloguna yaz be Ekin be??!!!?" dedim.. "Ama içinde bulunduğun ve de keyif aldığın digital kültüre KA!KA! demeden, büyük bir iki yüzlülükle yermeden, şikayet etmeden (bu şikayet etmeme önemli :) kabullenişini ve kendini iyi hissedecek biçimde nasıl kontrol etme mücadelesi yaşadığını yaz be Ekin?

Ne çok yazdım yine :) yeterli bence, gir de kurcala :)

http://sins.nfb.ca/ 

Ha bu arada, tabiki şimdi gidip Bodrum Papatyamın fotoğrafını çekip, paylaşıcam!!!

1 Haziran 2015 Pazartesi

The First Day ve de Karum'un çimleri...

Asi Keçi İnisiyatifinin önderlik ettiği 'Tunalı Yeniden' sanat festivali çerçevesinde ben de bir duvar boyadım :) Tunalı 75 numara'daki yan duvara benim manga serisinden bir kareyi boyadım.. İşin ismi "The First Day" gezi sürecine referans veren bir metni var...



Aslında bir günde bitebilecek bir süreçti ama ne yazıkki hava koşulları, yağmur soğuk derken ancak 3 günde bitebildi :) Neyseki festivalin sonuna yetiştirebildik. Benimle birlikte, son iki gün Filiz Durgun, öğrencim, çalıştı...



İlk günden bir foto...


Bu da Filiz'ciğim :)

Cumartesi bitirdik.. Bu süreçte yoldan geçenlerle de muhabbet ettik tabi.. En çok gelen sorular Resmin nereye ait oldugu ile ilgiliydi valla, tam üstünde bir çantacı açılıcakmış, herkez oranın komisyonlu bir işi zannediyordu, o yüzden biz de imza yerine logolarımızı koyduk resmin sağ alt tarafına..

Beni en çok güldüren soru, yoldan geçen yaşlı bir amcadan geldi; o kadar aksiyon dönüyor orda, amcamın merak ettiği konu SİYAH BOYALARI KAÇA ALDIĞIMIZDI :):):):) anı işte :)

Cumartesi ise, akşama doğru Karum'un çimlerinde WEARE partisi vardı.. hava serindi evet, ama çok keyifliydi mzüik ve çimler :)





Panoramik fotolarrrrrrr...

22 Mayıs 2015 Cuma

Poi 'Bugün' Müzik Videosunu yaptım ben ya



Albüm 27 Nisan'da 3 Adım Müzik tarafından piyasaya çıktı..

Evet evet, logosundan tut kartonet falan hepsini çalıştık :) Fotoğraflar Deniz Ertek Karlıdağ (Cinnah 19 Teras) ve Çağatay Alpay (Seğmenler) tarafından halledildi; Video çekimleri de Özgür Abacı yaptı... Üstüne Color Correctionlar, Composition'lar, Rotoscope grafikler de bana ait .. Bi toparlayıp behance'ime koyacağım da vakit lazım...

Herkezin eline sağlık da oldu :)

uzun ve keyifli bir süreç oldu benim için de.. Ekin Koskos ve Yonca Pehlivanoğlu'na teşekkürler :)

Albüm 2 hafta önce elime geçti, sürekli arabada dinleyip duruyorum.. dinledikçe daha çok favori parçam oluyor.. Meselaaaaa, Dans Et ve Çok Zor :)

O zaman bi de Dant Et diyelim :)



E yapmışken bi de Çok Zor


13 Mayıs 2015 Çarşamba

JFEST-10 /// TURKISH JUGGLING CONVENTION SUNDANCE!!!



Fii  tarihinde, TSRM12'de çalışırken, Enis J-fest macerasını tasarlıyordu, ilk senenin görselini ben yapmıştım :) Ancak Flyer'ını bulabildim evde.. Bu sene ise, 10. yılında, Enis dedi ki "Ne güzel olur bi daha yapsan?" Ben de dedim ki, "Why Not babe?" :) Aşağıda gördüğünüz 1.Turkish Juggling Convention Flyer'ı:


Bu sene için yaptığımız çalışmaların baskılarını da geçen hafta aldık :) mutluyuz :) Ekim 2015'te Sundance'e buyurunuz :)








2 Nisan 2015 Perşembe

Retinanı al da geeeel mustafa ali!

https://igcdn-photos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfa1/t51.2885-15/11055788_359476667592695_1955996087_n.jpg
Oh bea, rahatladım :) birazcık acıklı oldu o kadar parayı bir çırpı da vermek ama, buzeller desteklenmesi, neyse şu an iyiyim :) şu Adobe olayını da çözdükten sonra, bak nasıl olucam!! canavar canavar!!!

Poi'nin çekimlerini yaptık yapmasına da, işleyecek ekran-bilgisayar yoktu; şimdi o da var :)

hadi bakalım, önce alışveriş sonra iş :)

27 Mart 2015 Cuma

HIATUS KAIYOTE ablamız geliomuş buralara oralara

Bilmeyenler, bilenlere sorsun, bilenler de bilmeye devam etsinler :)
http://www.jutlandstation.dk/wp-content/uploads/2013/12/2595_HiatusKaiyote_006.jpg

Avustralyanın bağrından keyifli müsika yapan ablamız için, Altus Müzik Org. ile iletişimdeydim zaten de, bi baktık istanbul Jaz festivaline geliomuş!! haberi burada buyrun:

http://caz.iksv.org/tr/arsiv/haberarsivi/p/1/1091

Gidilecek elbette :) de, acaba Ankara'ya da gelir mi? gelse ne güzel olur, "Ankara'da da güzel birşeyler oluyor arada" falan deriz, savunuruz denizsiz Ankaramızı :)



Olmadı gideceğiz mecburen zaten de.. Umarım hafta içi olmaz.. Hayır, ders iptal etmek zorunda kalırım, sonra ek dersti uğraş dur :)