ne çektin bee ankara?
elbette, fırat engin, gözde konakçı ile beraber 2 nisan'da oradaydık.. trafik falan derken erken gitmişiz biraz, ama iyi oldu, sindire sindire dolandık, binayı bi elden geçirdik; işleri süzdüüük ve de kokteyle hazırdık!
sara ve emeği geçen herkezin eline sağlık, bayaa keyifli mekan olmuş: hatta ansal durumlarda, uzaklaşıp, "ulan nerdeyim ben ya?" burası ankaramı ya? diye bi mekansal sorgulamalara girmedim değil :)
ancak tabi, ulusta bulunan birçok mekanın da sahip olduğu, ankara insanının çok da alışık olmadığı mekansal özellikler beni çok etkiledi.. içerideki sergi ayrı etkiledi; muhabbet ayrı etkiledi :)
öncelikle sergiye bakalım o zaman; içeri girerken zaten turuncuya kaçan kırmızı renkli duvarlar sizi bi alerte geçiriyo gibi ama yumuşatıyo gibi.. duvarların renk seçimi de harika bu arada.. insan merak ediyor, sergiden sergiye renk değişecek mi? yoksa hep böyle mi kalacak? bilemedim..neyse, O ZAMANLAR KONUŞUYORDUK, isimli çalışma/düzenleme/sergileme benim beklediğimden daha etkileyiciydi açık konuşmak gerekirse..
buradaki linkten blgilere ulaşılabilir: http://saltonline.org/tr/#!/tr/513/o-zamanlar-konusuyorduk
buradan da radikalde yayınlanan yazıya ulaşılabilir: radikal:saltulus
bir tür, arşivlenmenin üstüne gidiveriyorsunuz.. işlerin dökümantasyonunun yanısıra, iç yazışmalar ve olan biten haberler, yakın geçmiş olması dolayısıyla ilgi çekici.. duvara asılmış gazete küpürlerini hiç sıkılmadan okuyuveriyosunuz.. ki, ben normalde hiç sevmem, dur oku bin saat falan; ama burada hem haddinden uzun değil, hem de tam küpür tadında okutuyor kendini.. sooonracığıma, beni eeen çok etkileyen, iç yazışmaların dökümantasyonuydu; hiç üşenmeden bi göz gezdirin; resmi olan yazışmalar falan ama bir yandan dönemin getirdiği (ya da dayatılan) dayanışma bazlı samimi cümleler, bir yandan yaptığın işin un-resmi boyutuyla ironikleşen formatlar.. un-resmi derken, yanlış bir tabir olmasın, netleştirelim, içten içe protest barındıran, engin ufuklardan bahseden birşeyler söyleme istemi.. hmmm daha da bulanıklaştı :) neyse,...
sergiyi ve binayı gezdik tamamdır; şimdi bahçemsi avluya çıkıp bakınma, kokteyllenme zamanı geldi.. ışıklandırmalarla beraber daha da keyifli bir hale gelen avluda, kokteyl yeme-içmesi bayaa şıktı.. söylemeden geçemicem :) matrix kaşıklarıyla serve edilen yemekimsi şeyler falan, überlenmeliydi :) bi sürü fotoğraf, bi sürü muhabbet, akşam 9u ettik valla, sonrada bizde bi çayla sonlandırdık geceyi :)
başlıkta da kullandım: biri "köyümüze salt açıldı" eueueueuueee yaptıktan sonra gelen cevap daha da iyiydi: "açıldı da bana mı açıldı" dedi başka biri :)
we'll figure it out..diyorum, ve de salt'a ilk stickerını hediye ediyorum :P .. konu açılmışken, yeni bi sticker projesi.. bakalım nereye gidecek :) hmmmm bi daha özetleyelim; salta gidelim görelim, ulusun değerini bilelim;
ankarayı, benim yaptığım gibi, tunalıdan ibaret zannetmeyelim..
ps. salt tipografi de yapmış.. duyarılıklarından dolayı tebrik ediyorum valla :) farketmedik zannedilmesin.. tanıtım/basın bülteni için verilen metinlerde ve içerideki yönlendirme grafiklerinde s,a,l,t harflerinde ufak göndermeler var, keyifli :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder