sanat beuys için "Dünyayı iyileştirme aygıtı"ymış diyor, artist dergisinin aralık/ocak 2011/2012 sayısında.
düşünsel okumalar falan yaptıkça, cümlelerin, kelimelerin arasında beyin bombeleri arasında sıkışıklık yaşadıkça, kramplar girdikçe, bi geriye çekilip içeriye kahve koymaya gidiyorsun. kettle'a bastın, bekliosun tezgahın önünde, raftaki düzensiz içi çaylekeli fincanlara bakıosun; 'atsamm mı ya bunlardan birkaçını?' diye içinden geçirip ufaktan fokurdamaya başlayan suya aklın takılır.
- 'bi kaynasa hadi..'
- 'oldu galiba alsam mı?'
- yok, yok bu fokurdama sesleri sahteden, kaynamadı daha..'
- 'amaaan, alsam mı?'
derken, aklına gelir içeride bıraktığın sayfası açık bırakılmış karton kaplama kağıtlar;
yahu kim, neden böle düşüncelere takılmış, hadi takılmış, derdi neymiş de çözmeye çabalamış; hadi çabalamış, yetmemiş bi de yazmış.. yazmak kolay iş değil sevgili düşünceci; önce araştırcan sona eskizlicen ucu biten kurşun kaleminle, sona daktilE etcen, sona bi daha okucan, saçma gelmicek de, sona bidaha düzeltip bi daha yazcan.. benim şu an üzerini kahvelediğim sayfaların, bana gelmesine daha yüzyıl var yaaaa!!!
diyip, fokurdayanın tık etmesiyle kendine geliyorsun.. pekiiii şimdi esas meseleye geldik: hangi bardakla kahve içeceksin? kısa, beyaz, kalın tutamaçlı jamescook çalıntısı fincanlamı? içinin seramiği üçük karelerce çatlamış, dışı gülkurusu renkli, kenaarı yeşil boyalı, alt tabağı kaybolmuş olan ayça hediyesi fincan mı? geniş ağızlı, eski ingiliz porselenlerini andıran ama kaba, beyaz, üstünde lipton logosu olan, babadan çalıntı kısa fincanla mı? yoksa, ocağın üstündeki dolapta duran, realden alınma kırıkbeyaz, bulaşığa gerek olmayan kağıt bardaklarla mı?
işin zor...
yetmemiş bi de yazmış!!?!?!!!
bu da küpist! :)
not: hiç bir fincanı, hiç bir suretle atmıyorsun elbette.. (bknz.stokçuluk)
2 yorum:
:))) ahahha... beyin bombesi gölgesindeki detaylar, detaylaar!
Ne güzel yazmışsın, tam da şimdi kahve koymuştum fincana (jamie oliver'li over worked fincanı) hadi içelim beraber. güzel arkadaşım :)
Yorum Gönder