circle mircle anlamam, kuzen:)
ayça dönmez adıyla tanınan kuzenim ayça dönmez, muhteşelemus sesiyle insanı büyü-büyü yapar valla... resim istanbul gezisinden (özlem aydın foto sipsak)
30 Nisan 2008 Çarşamba
aycacya
gra234 tge / 2008 bahar dönemi
gra 234 temel grafik eğitimi dersi şube 2 ve 3 için final projesi:
7mayıs08-eskiz çalışmalarının teslimi
14mayıs08-final eskiz çalışmaları
16mayıs08-final teslim
29 Nisan 2008 Salı
ECUME
5-10 Mayıs 2008 "VIII. Akdeniz Ülkeleri Sanat Fakülteleri Buluşması" Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yapılacaktır. Detaylı bilgi için linkler:
ecume bilgi: http://www.gsf.hacettepe.edu.tr/arsiv/ecume/ecumetrk.pdf
ecume çalıştaylar: http://www.gsf.hacettepe.edu.tr/arsiv/ecume/program.pdf
ecume çalıştay konuları: http://www.gsf.hacettepe.edu.tr/arsiv/ecume/index.html
5mayıs pazartesi başlayacak olan çalıştaylarla ilgili bilgiler daha sonra burda ve, yeni açmayı düşündüğün gratepe blogun'dan takip edebilirsiniz...
google akademik
bir google fetişisti olarak, geçen hafta google akademik die bir ad-search buldum. akademik hissiyatı olanlar anlayacaktır, gayet de başarılı :) google da saatlerce dogru ve makbul bilgiye ulasmak yerine arıyorsunuz bir cok kitap ve makaleye ulasıyorsunuz. aslnda daha cok uzun süreli kullanamadım ama, konuya göre değiştigini düşünerek, pdf-makale indirebiliyorsunuz. bence, ya da benim açımdan yararsı bi durum.. bu arada bazı kişiler netten ulaşamamış, adresi linklemek gereğini hissediorum.
http://scholar.google.com.tr/schhp?hl=tr&lr=
ii akademik sörç'ler...
ps: akademik search yapılabilen başka siteler, yararsı linkler bilenler lutfen bana mail atsın.
ps2: devlerin omuzunda yüksel derken?
24 Nisan 2008 Perşembe
boy-doll benetton
iki gun once bizim sitenin tam cıkışında gördüm benetton'un yeni biilboardlarını; su anda da odamın penceresinden gozukuyor....
baktım baktım görüntüye, bir yandan rahatsızlık veriyor, bir yandan da 'nedir olayımız?' sorusunu sordurtuyor. bugun bu-bu'yla bosh bosh arabaylen dolaşırkene de farkettik ki, ankaranın heryerinde bu benetton görüntüsü...
- benetton gibi bir firma, niye birdenbire ankara sokaklarına dagılmayı istemis olabilir. daha once bu kadar cok benetton billboardu gordugumu hatırlamıyorum... belki de dikkatimi cekmedi. kendi müsterisi zaten reklama ihtiyac duymadan, kalitesine guvenerek, her sezon magazayı bi ziyaret ediyordur kanımca. acaba hedef kitlesini mi genisletmek istiyor benetton-ankara? acaba su janjanlı kadın dergilerine insert girse daha akıllıca birşey yapmış olmazmıydı? (belki de girmistir ben bayagıdır almıyorum, ama ilk işim bu konuyu arastırıcam :))
- benetton'un sosyal içerikli, bazen ironik bazen çarpıcı ad'lerini, billboardlarını biliyoruz. bu görüntüye bakarkn bunu da düsündüm acaba bu sefer de baska bir sosyal konuyu mu irdelemeye calısıyor? fakat dikkat edin boy-doll'un sag omzunun üstünde 29ytl yazıyor. görüntüdeki erkek, o kadar idealize amerikan kolej görünümlü, yanmış bir tene sahip, yüz inanılmaz bakımlı ve sakal gibi maskulen kılları olmayan bir tip. incelemeye devam edelim, polo yaka t-shirt, normalin aksine vucuduna yapısmıs; vucud kaslı ama narin-kaslı bir vucud yani ücgenlerden degil..yakından bakarsanız, kollarındaki damarları da görebilirsiniz. sportif vucudu insanda 'aman tanrım ne kadar kaslı bir erkek!!!!' düsüncesi uyandırmıyor.
yüzündeki gülümseme inanılmaz yapay! boy-doll'umuz gülmüyor, duygusuz, hakkaten sisme bebek hissi dolu...hani soundgarden'ın black hole sun adlı parçasına cektigi klip vardı ya, aynen orda kullanılan görsellikle cok paralel:
http://www.youtube.com/watch?v=qiSkyEyBczU
- bu arada bu kadar idealize edilmiş özelliğin yanısıra, boy-doll'un dişlerine baktıgınızda köpenk dişi dikkat cekiyor, yani mükemmel de degil modelimiz. o barbie-ken görüntüsünün yanısıra insancıl, normal bi özelliği de var.
- peki, ne demek istiyor? vitrin mankeni cansızlıgı ile sadece ve sadece t-shirte mi odaklanacagız? -ki bu o gülümsemeyle cok zor. yoksa boy-doll'a bakıp role model mi almamız gerekiyor? yoksa zaten billboard benm gibi kız-kısmısına degil, erkek kısmısına mı odaklanıyor... ya da, modellerin ideal insan görüntüsünü eleştirirken, bir yandan da insancıl-köpenk dişlerinin oldugu vurgulanarak, 'aslında insan kusurlarıyla birlikte idealdir' mi demeye calısıyor?
22 Nisan 2008 Salı
earth-day
22 nisan 2008 itibariyle bugun earthday!! ben de google'dan ogrendim:
dun gra336 dersi kapsamnda bir ogrenci, jugend dergisi sunumu yaptı, bazı ornekler hakkaten enteresan tipografik cözümler tasıyor. derginin kapaklarındaki resimlemelerle bir butunluk icerisinde cozdugu baslıklar carpıcı; art nouveau:imge-tipografi ilişkilerini bir adım öeteye tasıyor:
15 Nisan 2008 Salı
süt tozulu kahve
makbul olani gercek, liquid formdaki sutle yapilmis olan sutlu-kahve de olsa, süt tozulu kahvenin tadi, degeri bi baskadir. sutlu kahve istediginizde, 'ama sut tozu var' cumlesi ideal sutlu kahvenin olmadigini, sut tozuyla idare etmen gerektigini onceden uyaran bir tavirla soylenir. guardini al, kendini hazirla ve inorganik, sagliksiz, asagilik edepsiz sut tozuna razı ol ya da mekani terket! sebep?
evt, suan nefes aldigimiz habitatın dogadan daha da kopmus haline elbetki uzuluyorum. sehir egzozunun icinde kendine organik bir faunus yaratip, daha saglikli yasamak isteyen kisilere de seviniyorum... soyliyeceklerim kisisel dusuncelerim... dogadan kopali cok oldu, bunu medeniyetlesme, ilerleme adina bilincsizce onu kullanarak yaptik. simdi daha farkindayiz, en azndan bir kismimiz. bu konuda bisi solemicem zaten, fekat; dogaya geri donus yapmann artk manasiz oldugunu dusunuorum. olmaz. cunku sehirde yasamis, yasayan varlıkların dogada survive etmesi, tam anlamıyla mutlu olmasının mumkun oldugunu dusunmuyorum. ve bu kotu bisey degil. ben seviyorum sehiri. evt gurultulu.evt pis. evt daha bi dolu kirlilik ve kötülük var. bunları sevdigimi, takdir ettigimi sölemiorum, ama benm calıların arasında uzerime atlamak icin bekleyen full-focus avcım trafik; sıcaktan kurumus otların arasında bir gıdım yiyecek bisi bulmaya calisma, kalabalıkta parlayan patikayı bulmam; ordanburda ustune atlayarak kanını emmeye calısan keneler, aksam eve dondugunde ustune sinen egzos....
sehrin gurultusunu de seviorum, hareketliligini de, ısıklarını da... aksam aksam tunalıya inip, anlamsızca yurumek, dukkanların arka ısıklandırmalarıyla vitrindeki cansızların hareketlenmelerini izlemek, tekerlekli diskoteklerin gelip gecmesiyle dalga gecmek, ozsutte pencere kenarı bulma sansını dusunup hangi tatlıyı yiyecegini dusunmek, etrafa sacılmıs cöp posetlerinden sızan kirli sulara basmamaya ozen gostererek cesitli akrobasi hareketlerinde bulunmak... kafanı biraz kaldırdıgında, daha once gormedigin mesleklerin tabelalarını, komik jinekolog soyadlarını bulmak, ustune ustune yurumekte olan bagrı acık cizgili takımlı adamlar yanndan gecerken tırsaraktan bilincsizce yanndakinin elini sıkman... (tamam bu sonuncusu biras abartı oldu :P) bunun yanısra yıldızların aydınlattıgı karanlıkta nefes almak da var tabi, ama demek istedigim süt tozulu kahve icmeyi seviorum. :)
james cook / icibeyaz muhtesemelus neskafe fincanı ve oüber-organik muhtesemelus kaşık :)
eski les yeni ales
eskiden les'di simdi ales oldu. -a ekinden baska hicbir degisiklik de yok. haa tabi bi de sınav basvurusu yaparkene, ilk kez toefl'da karsıma cıkan, web-cam'den foto cekme olayı eklendi. basvurmamıslara ama nedenini bilmeden basvuracaklara tavsiye : son dakkaya bırakmayın islem bazen uzun surebiliyor. basvuru merkezinde bulunan görevliler sizi sıraylen, online kayıt yapıyorlar. hmmmm evt o meshur 'optik' formları doldurmamak harika :) o yuvarlakları karala babam karala, lise sondan beri karalıyorum :P bir iyilestirme süreci olarak iyi görünse de, söylenecek bir cok sey daha var.... les/ales ne geregi var konulu söylenme jou-jou/ales linkinde var... edepli ve gusel bir dille yazılmıs ekleme yapamıcam:)
bu arada önümüze cıkan bir diger nedenini anlamadıgım sınavdan daha bahsetmek istiyorum: 'bilgisayar okur yazarlığı sınavı : boys' yirmibes nisanda merkez kampuste yapılacak olan sınavın gerekliligi, kapsamı ve bize/vatana sagladıkları konusunda ciddi süphelerim var. merak etmeyin bu süphelerimi uzun uzun yazmıcam:)
son olarak, ondokuz nisanda da a2 ehliyet sınavım var :) ama bu sınavın sonucları konusunda hic süphem yok:)
11 Nisan 2008 Cuma
diş::dish::desh
haftalardır cektigim sancıların sonucunda, şu diş meselesi hakkında yazmaya karar verdim... yukardaki (yaradan da deniyor) eyvallah, super isleyen, hatta bazılarını hayrete düsüren bir mekanizma yaratmıs insan die. ama, ama, yahu su dis kısmına pek ugrasmamis... hayr hershey o kadar isliyo, insan oglu kendi kendine rezil aediyo o ayrı konu, ama dislerle ilgili olan kısım biraz muallakta... sen neyaparsan yap, istersen anne ogudu hergun 5 posta fırcala, efendim seker meker yeme, yok olmaz o diş yine de cürür... tamam cürüsün, de, nie yerine yenisi cıkmaz? ne gusel olurdu, diş bozulunca düssün sona alttan yenisi cıksın? tırnak gibi? hershey daha kolay olurdu???? http://volski.deviantart.com/
birde, beynini kazıyorlarmıs, ya da yüzünün bir kısmı asagı dooru sarkmıs hissi veren o agrılar konusu var. hani derler ya dis agrısı hiçbişeye benzemez...ben sahidim: benzemez abi!!! peki, neden disciye gidilmez.............hmmmm bu apayri, fobi-lojik bir durum söz konusu...daha sona...
diş dish desh
derken, diş perisi die birsey vardı??? hani kücükken kendiliginden düsen disinizi yastigin altina koyardiniz da, sabah cesitli ödüllendirme nesneleriyle karsilasirdiniz... gerci bizim ailede öle bi uygulama yoktu ama... bizde, eksik olan disinizle kocaman gülümserdiniz, "aaaa ne sirin, puahhhhhhaaahaaaa!!" die fotograf cekinilirdi :) neese, genelde uygulanan bu olaya bir de hikaye uydurulmustur: olması gereken yerde bulunmayan disini yastiginin altina koyarsin, gece sen uyurken dis perisi gelip alır onu, yerine sana hediye verir.
http://14-bis.deviantart.com/
simdi dis perisi neden gelip disini alır? nerden biliyordur yastiginin altina dis koydugunu? yoksa dis perisi her gece gelip bakiyormudur yastiginin altına 'acaba bugun koymusmudur?' die; eger böle bir durum varsa, her gece her gece dikizlemeye girer, hemide sübyan sbyan. ya da diş perisi dis-mafyasının desperate bir uyesi midir? hayır, bi kere bunca disi topluyo anladık, peki naaapıyo allahaskına? bi de, aldıgı disin yerine koydugu ödüle gelelim: nerden gelir bu degirmenin suyu? (ps: dis-mafyasının uyeleri oldugunu tahmin ettigin perilerin eskallerini yazinin aralarina serpistirilmis görsellerden takip edebilirsiniz)



dis perisi (tooth fairy) ile ilgili tabiri caiz ise academic bilgi cok fazla:
http://en.wikipedia.org/wiki/Tooth_fairy
9 Nisan 2008 Çarşamba
tyuıopişlkjhgfds
o kadar gusel soyutlamis ki, bloga tasimadan edemedim. neyi soyutlamiski diceksiniz? konuyu burda tartisamayiz tabi.... bu bariz bir duyarlılık temsili benm acımdan; konunun özümsenip, kişinin deneyimlerini de katarak dışavurumsandığı bir iş.... yada izleyicinin (ben:)) içinden scroll dolusu hikaye okuduğu bir metin...
8 Nisan 2008 Salı
bilkent mezunlar günü
mail gelmis, 1 haziran 2008 pazar günü
me'ezunlar gunuuuuuuuymus:)
butun sınıf toplanabilsek, pek gusel olurdu:)
asagidaki resimler 06 yılından...
duchamp-nude
marcel duchamp, nude descending a staircase
dorduncu boyut zaman'ın 2boyutlu bir yuzeyde içiçe geçmiş hacimlerle ifade edilmesi. hazır-nesneleri (ready-made) ile bilinen marcel duchamp'ın 'nude descending a staircase' isimli çalışması, cubism'in parçalayıcı-analiz edici- tekrar düzenlemeci, geleneksel sanat anlayışını yıkmaya yönelik bakış açılarını yansıtan iyi bir çalışma.
yerimizi değiştirmeden bir objeye baktığımızda, sadece o objenin bir kısmını, bir açıdan görüntüsünü görürüz. gözümüzde canlanan gerçeklik, objenin daha önceden gördüğümüz imgelerinin imgelemimizde birleştirmemizden ibarettir. o an içerisinde sadece ve sadece gördüğümüz kısım, elimizdeki tek eş zamanli veridir. kübistler, nesneyi birçok farklı açıdan, ve aynı düzlem içerisinde betimleyerek nesnenin ve dolayısıyla kişinin kendi gerçekliğine ulaşmaya çalışmışlardır.
ikinci sınıf desen dersinde, marek hepimizin kolundaki saatleri toplamış ve sonra, "herkez kendi saatini çizsin" demişti. kumsaati..... :) her gun belki 100'lerce kez baktığın saatin gercekliğinden ne kadar eminsin?
eadweard muybridge, woman walking downstairs.
r.d.jr
http://rapidshare.com/files/84730610/Robert_Downey_Jr_The_futurist.rar
bu da baska vidyo
http://www.youtube.com/watch?v=W_u6l7EsQMc