14 Temmuz 2009 Salı

taş duvarın önündeki mavi vespa

evet evet, tatil, izin, ara, dinlenmece diye adlandırma yapmalıyım... aman tanrım ne çok 'anektot' var yazılcak ve yazılamıyacak.. asostaydım yaaaa!!!! sanırım, yaşamak istenilen 3 yaşamdan biri asosta dandirik tahta masalarda hafif esintiyle sarı bardak ve tabiki 19temmuzyasagı ile yazmalıyım ya ben!!

SONY DSC

mecburen birkac blog girisiyle yapmalıyım, çünkü yazmak istiyorum saçmalayaraktan.. annemle yaptığımız olağan ankara-akçay uzunluğundan sonra, 3 gunluk ‘tek’başımalığımdan…

SONY DSC

+ öncelikle assos için, lütfen plaj pansiyon diyorum.. referans için lutfen arayınız… şuan halil ibrahim beyin ilgilendiği plaj p.da seyfi bey tabiki hala orda… onsuz bi assos düşünemiyorum.. hayatta görebileceğiniz en efendi tavrıyla, seyfi bey ve kahvaltı ve mezeler.. balıklar halil ibrahim beye ait.. yaaa kesinlikle orda olmalısınız.. bu arada hemen dünyevi bilgi: geceliği 50 milyon olan plaj’da sabah kahvaltı ve akşam inanılmaz mezelerle balık dahil. başka da bişeye gerek yok sanırım.. kız kısmısı için, yanınıza ekstra bi 50 alın derim, acaip kolye ve vesaire var!!.zira kızlar olarak biz 3er 5er aldık:)

SONY DSC

+fotograflar yalnız oldugum, gece erken yatıp sabah erken kalktığım için kör vakitte çekildi.. serin ve ‘bistro’lu yürüyüşler falan..

SONY DSC 

SONY DSC

+gördügünüz fotolar assos sokak ve sahilinden; zaten de bu kadar assos!!! bu arada bilmeyenler için belirtmek lazım, burası assos liman diye geçiyor; behramkale yani assos köy- tapınağın bulunduğu limanın üstünde kalan tepede köy ve çevresi (denizsiz); birde assos kadırga sahili var orası bambaşka biyer…

SONY DSC

+ assos varışın ardından, gerekli mercilere haber verilir ve telefon kapatılır. zira saat takma diye bir kavramım (da) olmadığı için “saatsiz” zaman aralığına girilir… saat 12:30’da, saat 5te, saat 7buçukda.. diye devam eden olağan cümlelerin sarfedilmediği zamansız güneşin hafif ıslaklık veren ısısıyla, içinizden cümle üstüne cümle kurarak etrafa bakındığınız gündür ortada olan işte. daha ne? … ama baştan söyliyeyim, zor bişiii… bu da beni “aman tanrım! ne kadar kalabalıkmışız???” diye hayrete düşürüyor..onca, onbinlerce saat dakika, gereksiz karşılıklı cümleler falan, ne kadar da inanılmaz bir yorgunluk????

SONY DSC

SONY DSC

SONY DSC

SONY DSC

+ aslında tam da oyun zamanı… istediğin kişi olma zamanı.. ne istiyorsan olabilirsin: bilmem ne dağından gelmiş, kaçamak tatil yapan ekstra important person prenses!!!; saçma sapan promosyon hayatlar sunan romanına başlamak için çabalayan, kimsenin okumuyacağı garanti kelimelr kullanan ama yine de çabası takdir edilen entllektüel frapanlıktaki frijit kadın yazar!!!!; altın sarısı saçlarını aklından çıkartmadığı dünyanın en güzel iki çocuğunu gözeten, bir yandan da kitabını okumaya çabalayan, bir elinde 50 faktörle küçüklerin omuzlarını düşünen bir anneeeee!!! (ya da sadece beyninize dokunurlar..")

+ ‘bistro’ bu tatilin en çokanlamı kelimesi herhalde; sabah 8 buçukta takır tukur seslerle odaya yaklaşan, açık kapıdan kafasını uzatarak “nooluo lan buda” bakışlı assosun sahipsiz eşşeği; sabah öğle akşam arada “meooo”layarak ilgi, oyun, balığınızda hak iddia eden tekir; ve tabikiiii 7 senedir resmi olarak bir ismi olmayan yeşil palio (bir-iki)’ma isim oldu… dönüşte, maliye sitesine park edildikten sonra, ağırlıkları hafifletildikten sonra sol çaprak pencere kenarına hafifçe dokunularak sevgi gösterisinde bulunulan bistro’m..

SONY DSC

SONY DSC

+ bir gün boyunca, ama hakkaten bütün gün kitap okunarak hiç bir şey düşünülmez… sadece bahsi geçen (yine) promosyon canavarlardır akıldaki: alacakaranlıkla başlar, yeniay ve ardından tutulma olur, bilinirki sonrasında safak vakti ve göçebe mecburidir. arkadan gelen melodi de tattoos of ships der durur :)

+ çevreye yakın olanlar için, mutlaka assos sahil yolunda araba kullanılmalıdır diyorum.. o kadar ki, müzik de olmadan vıcırzvıcırz sesleri mutlak dinlenmelidir. mumkunse yalnız, eger mumkun ol(a)mayacaksa sessiz. … en sevdiğim yollardan biridir assos sahil yolu, virajlı abuk sabuk, konvoy olunca kabus, en sevdiğim yollardan biri.. bir diğeri bursa inegöl arasındaki ağaçlı-dağlık bölgeden geçen git-gelli virajlı yol..hmm bi de, akçay ören arası yol; ilk araba kullanma deneyimlerinin yaşandığı yol (thanx to barlas) ama bu sene geçtim yine o yoldan, düzenlenmiş, asfaltlanmış, genişletilmiş, eski keyfi kalmamış… neysem…

+ aklım başka yerlere gidip gelio… toparlamakta zorlanıorum şimdi.. ama bu iyi bişi… yağmur yağıyo iki gündür yaw!!??? yukarda, aşağıda, hernerdeyse, ne demek istiyosun be adam? ya da kadın? … yok bu başka bir blog konusu….

ekn.

1 yorum:

ralphlexy dedi ki...

..canımı çektirdin ekinklch, akçay'ı zaten özlemiş gibiydim.artık durmayıp assos'a da dalmam lazım..süper süper(;