12 Ekim 2012 Cuma

bula(nık)şıkçıklılık reklamından

valla aradım buldum reklamı :) buyrun linki burda 

isim vermeden yazmak, yazının gevşekliği söz konusu olunca pek bi olası diye düşündüm...

sahne şu: 3 kişilik bir aile; mutfakta; baba ve kız sofrada (hala) vede anne bulaşık yıkıyor.. çocuk ölesiye mutsuz, baba da biçaaare, anne ise köle-işçi kıvamında perişan..



şimdi bu sahneden sonra adam (baba) kağıt uçak yolluyo anneye!!! "yemeğide yedik hanım, hadi biraz da eğlenelim!" mi? yoksa, "bak uçak yaptım sana, hadi eğlen?" mi? uzatmıcam bu kısmı :)

burada mühim olan biçare, ne istediği belirsiz ve hatta pasiflik noktasında bir baba değil konu; konu mutsuz mu mutsuz ne yapsam da annemin dikkatini çeksem, saçma sapan bulaşık mı yıkanır bu saatte" diyen mutsuzluklar prensesi kızcağız. kızcağız ve önündeki tabak!







bu mutsuz kızcağız, önünde duran, hangi yemeğin artığı yada kalanı olduğunu anlayamadığımız bir bulamaç üstünde parmağını gezindiriyo.. bi kere, "yavrucuğum oynama yemeğinle, hatta elinle... git elini yıka, ya da aaaaa! şşşşştt! " falan diyen biri yok.. ikincisi alt taraftaki resimde gördüğünüz üzere yahu nedir o yemek? salçalı makarna değil? çilekli pasta ve bişiler değil? ne yediriyosunuz bu kızcağıza??? masaya bakınca bi çaydanlık, çay ve küçük lahmacunlar görüyoruz? o zaman tabağı reçelle mi doldurmuş bu çok da terbiyeli kız çocuğu? doldurur tabi, reçelle de doldurur, eliyle de oynar, her türlü masabaşı oyungaçını yapar, neden mi? anne masada oturmuyor bile, baba desen ne yapcağını bilemez durumda bir öküz..  hadi devam edelim :) peki kırmızı tabak ve üzerine parmakla yazılmış (ki kan gölünün üstüne katilin ismini yazarım edası sezilmiyor değil..)  "anne benle ilgilen yoksa intaharr ediciiiim!" metni? "seni özledim, bana yakın ama uzaksın, ankaranın bağlarında kolumu bile kaldıramam bılıbılıbılı..." dramaya gel!


reklamın devamında, anneye öyle bir dank ediyor ki, yıldırım çarpmışa dönüp, "aha!!! vallahi olaya bak! ben naaapıyorum?? biricik yavrumu yalnız bıraktım! baba desen, bi boka yaramaz anca kağıttan uçak yapar!!" diyip, elindeki süngeri 15 kişilik bulaşığın içine atıyor ve arkasını dönüyor! bi dakka, bi dakka bulaşığı gördünüz mü??? bu bulaşık ne zaman bu kadar birikti?? kahvaltı bulaşığı değil mi bu?? bak şimdi manzara netleşiyor: kadın, kaç gündr bulaşığı biriktirmiş (o aralarda adam evde değil işte, çocuk da okulda herhalde) ve mazlum edasıyla herkez evdeyken vicdan yapacam diye oscarlık bulaşık yıkama sahnesiyle "çok yoruluyorum süleyman ?!?!?!" mı yapmaya çalışıyor???
bi de not: bulaşık bulaşık değil sanki ahırda yaşıyolar?? nasıl o kadar pis bulaşık bırakabiliyorsunuz yahu????


neyse, sonunda eve yepyeni bulaşık makinesi alınıyooooor; anne-ve-çocuk mutlu mu mutlu.. kucak kucağa dansetmekteler.. arkaplana dikkat: baba hayretle bulaşık makinesinden aldığı yeni yıkanmış kadehe bakyor (dans ederek) bi de ne görsün? aaaa bardak temiz! "a-aaa??? temiz olunca böle mi oluyomuş yahu?? vay anasını!! bak bu seneye kadar, temiz dediler inandık meğersem b*k içinde yaşıyomuşuz..bileydim buzdolabıylan brlikte çeyizlikte alırdım!!!"


adam mutlu, anne mutlu, kızcağız (sonunda) mutlu.. ne mutlu..

ps. uyarı! matraklaştırıcı reklam yorumlarımı inanılmaz ciddiyetle okumak hasara yol açabilirse de istediğinizi yapınız :)

1 yorum:

Tüni Küni dedi ki...

Televizyonda reklam verilirken, arkadan da bu yorumun seslendirilseydi;bir koşu gidip o bulaşık makinasını alırdım. Ama şimdi almıcam.