27 Şubat 2008 Çarşamba

gra-336'ya

http://www.ifistanbul.com/filmler/sok-doktrini.aspx
bu filme kesn gitmeliyiz gra-336 ogrencileri...............

!f ankara

festival 1 marttan itibaren baslıyor.
detaylı bilgi:
http://www.ifistanbul.com/ankara/default.aspx adresinde mevcut.
fiyatlar asagidaki gibidir.

Haftaiçi gündüz seansları :5 YTL
Haftasonu ve akşam seansları :Tam 11 YTL, Öğrenci 8 YTL


bu kısım gayet iyi gözüküo, sayn ögrenci arkadaslar lutfen ilgi gosterelim:
Durağan Görüntü’den Filme II: Walky-Talky ile Motion Graphics Atölyesi
01 Mart Cumartesi, 16.00 Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara
Başarılı post-prodüksiyon uzmanları ve “Walky Talky” ikilisi Tolga Erdem ve Volkan Dede hareketsiz görüntünün filme, özellikle reklam filmine dönüşüm sürecini irdeleyecek. Katılımcılardan, kendi projeleri (herhangi bir aşamadaki) ve sorularıyla katılımları beklenmekte.


cemale.gecmis.olsun.:(

hani bizim cemal (cemal arabacı) var ya, ailemizin dövmecisi... gecenlerde ufak, ama biraz da komik bi kaza gecirdi. aslnda ufak dememe bakmayın, yukardaki korumus birazda. gecenlerde bülentle ziyaretine gittik, ben yatak-döşek yatmaca beklerken adam gayet kapıyı actı bize falan :) ayagında bi alçı.... kısa zamanda iileşsin de bizi dövmelesin yaw :)

bi de heyecanlı heyecanlı anlatıyo kazayı :) ne kazası diceksiniz? dedikoducu tavrımı burda sürdürecegimi zannediosanız cok yanılıosunuz :) gidersiniz ertug pasajına, son katta arka taraflara dooru, bulursunuz resimdeki adamı sorarsınız valla, ben anlamam :) hatta sormusken birde güzelmigüzel, şöle janjanlı bi de dövme yaptırırsınız olur biter. herkes mutlu... bu arada cemalin daha koyusu, saçlısı olan arkadas cemil, kardestir karıstırmayın.

siteside vaaar: http://www.arttattooankara.com/ herhangi detay icin bana gelebilirsiniz...

21 Şubat 2008 Perşembe

iklimklch::002

tarza gel bilader!!!
gecen bana otoriter bir tavırla, 'artık blogunda benmle ilgili haberlere rastlayamıyorum' dedi. ee korktum tabi :) iklimklch serisine devam kararı aldım. hem de immediately!!!

bu, sahip oldugu kişikli de tabir edebilecgimiz, otoriter tavrını, görsel imaj davalarında da gözler onune serer. kucuklugunden beri, bi böle elbise secimleri, hayır bununla bu giyinilmez, efendim bu koltuk surda duracak vb. direktifleriyle aile bireyleri arasında kendini kabul ettirmistir. ben kendi evimdeyken bile, onun fikrini alma cabalarıyla, ezilerek ve merakla "ee bi baksana, bu burda nası olmus? ii olmus demi? ben dusundum...ama tabi sen ne dersen o olur?...sence?olmuşmu?" gibi türlü gevelemelerle onay almaya calısırdım :)

iklim'den izin alarak bi enstanteneden bahsedicem: bu simdi bi cocukla cıkıo, yazın cıkmaya baslamıslar, sona güz dönemi gelmiş, bi bulusmalarına cocuk (dogal olarak, havalar soguk) kot pantolonla gelmiş. ama bizimkisi hep kapriler varya bol bol onlarla görmüş cocugu, ilk defa kotla görünce, gözlerine inanamamıs ve bu pantalonun ona yakısmadıgını, ve bi daha giymemesini sölemiş :D cocuk yazık, bu otoriter tavır karsısında, o gunden sonraki bulusmalarına donarak ama capriyle gelmişşş :)
...
iklimle yasadıgınız zaman bu tarz hikayeler size ilginc gelmio. aksine cocuk kot giymeye devam etseydi, hepimizin kafasnda "alla alllaaaa cocugun aklnda bi tahta eksik herhal, ne yaptıgını zannedio' gibisinden soru isaretleri olusurdu herhalde :)
...
hmmm bi de iklimle alısverise cıkmak da keyiflidir. bak, tam sana göre bişi buldum die gelir, ya da 'bence bunu denemelisin, cok hos' der, ve icinizde 'bunu kesinlikle almalıyım, hayatımda verdigim en önemli ve doru karar bu' diyip, kendinize guveniniz gelir. tabi bunların hepsi şanslı gününüzde iseniz olur:D


::waffle:corner::
















waffle cornerrrrr---rrrrrrrrrmmmm...artık, muhtesem, tamamen user friendly düzenlenmis ankara trafik düzenlemelerinin bir sonucu olarak, tunali ya da o taraflara gitme cabalarında segmenlerin ordan arjantine dönerken ismi ustunde kösede bulunan waffle corner'a gittik gecen hafta... (üffff amma uzun cümle oldu)
aslnda akcay-waffle'ı gibi hicbiyerde yemedim, ama burası ambiaaans acisindan keyifli bi yer. beyaz beyaz masa sandalteler, insanda victorya dönemi bi oyuncak evin icerisindeyim hissi veriyor. nette buldugum bu resimdeki berjerleri göremedim orda... wc kısmı da bi enteresan; küçük bi yer olmasından kaynaklı, mutfagın hemencecik ordan wc'ye ulasıorsunuz, ama mekanın yarattıgın "evt corner ya, ufacık sıcacık mekan" hissinin aksine, genis bi wc, ve klozetin hemen yanına yapımıs, meditation taşlarıyla olusturulmus bi spa'msı aranjjjjman dikkat cekici. insan icinden ne alaka yaw die geciriyor, ama hoş-boş oluyorsunuz. niyeyse wc'ye dair cok ayrıntı aklıma gelio, ama aldıgım tavsiyelere uyarak konuyu fazla uzatmıyorum :)
esas konu olan waffle'a gelince, meyveli falan enterasan olasılıklarda waffle yiyebiliosunuz. resimde görüldügü üzere daire seklinde waffle'ın arasına malzeme konarak, ikiye katlanarak servis edilior. ben dikdörtgen ve daha kıtır kıtır olan waffle'ı tercih ederim aslnda, ama bu da güsel (bayaaa) tatlı bi secenek :) bu arada waffle'la ilgili bilgi de asagidadir.(copy-paste bilgiye ekleme yapmak isteyenler, mailimden bana ulasabilirler...)
















13.yyda Yunanlılar'ın iki metal arasında pişirdikleiri obleios isimli kekin 18.yydaki adı Waffle olmuş.Hollanda'dan 17.yyda seyyahlar tarafından Amerika'ya taşınması ve 1735de İngilice 'de ilk defa iki ''F''nin yanyana gelmesiyle tarihi bir aşama geçirmiş olan bu enfes lezzet İsveç'te baharın geldiği tarih olan 25 mart'ta WAFFLE günü olarak kutlanmasıyla da tarihi bir anlam taşımaya başlamıştır.

12 Şubat 2008 Salı

'ertesi gün' eymir'i

'ertesi gün'leri ne kadr sevdigimden bahsetmismiydim? hele bi de eymirde olunca... daha once bahsettigim gibi, eymir buz tutmustu ve herkes gölün üzerinde yürüyordu.. cok keyifliydi bu pazar eymir... yelken büfede balk-ekmek-bira yapp, biraya doyamayıp 4-5 saat orda laflamak cok keyfliydi... bi de soguk zaten!! ara-sıra galyana gelen harlayan bir soba esliginde, saatler gecirdik:) grafik 2'den arkadaslar(onr, gisem,serkn,alpr), ozlem-tuba, ayca-cem-fatih (kemal nerdesiiin?) veee ben :) ilk iki resm, donmus golde gratepe rock band fotoları :P sonrakiler de saatlerimizi gecirdigimiz ufack "karadenzde kayıkhanede iciorum" hissi veren mekan...(elimdeki beyaz sey pecetedir, hayır burnumu atkıma silmiorum!!)daha resm ele gecirince onları da koyucam........................
denz&onur?haftaya beraber gidelm?

11 Şubat 2008 Pazartesi

beach blanket bingo

well, since i've some friends and students that couldnt read in turkish, i decided to write in english sometimes... first of all, sori about ma english :P but i wont and cannot strugle with grammer right now :)

anyway, today i wanna mention about some good music. my friends know that i listen various kind of music. nowadays, i prefer lstening "andrew sisters"!!!.. and i found a band who sings like andrew sisters, and still living :) > the puppini sisters (http://www.thepuppinisisters.com/) they sing the songs of andrew sis. but also covers current hitz.
hmmmmmmm.... another fantastic singer; Anette Funicello!!! i know some of u r thinkin' that im a kind of a boring antique-lover person, but i dont care :P "Annette Joanne Funicello (born October 22, 1942) is an American singer and actress. She was Walt Disney's most popular Mouseketeer, and went on to appear in a series of beach movies."(wikipedia)
my (again) fantastic cousin sılacan, once told me about annette... (i will write about her later) after that, i download every single song of her that i could find on the internet. some of them have very silly lyrics, u must listen :)
so this is the end of beach blanket bingo songs part one....hmmm i wanna write about this weekend, we went to eymir, and the lake is frozen!!! but i couldnt get the photos from gisem; so ill wait for the photos.
bai.ekn.







7 Şubat 2008 Perşembe

hang on little tomatoooo

bu da öle işte.son işlerden.

15. İzmir Avrupa Caz Festivali 6. Caz Afişi Yarışması Sonuçlandı

Daha önce blogmda yer verdigim yarsmalardan biri olan 15. İzmir Avrupa Caz Festivali 6. Caz Afişi Yarışması sonuçlandı. birinci seçilen proje burada arş. gör.lüğe başlayan yeni arkadasımız (yeni) elif. ee bu da afiş:

!sacma!

bi bakmısınız ki, bosa cırpınıp duruyorsunuz... sebep?
deger verdiğin objeleri, kişileri, olayları bi gözden gecirsen diyorum. ne kadar, ve ne anlamı var die. ruhunun 'lalaaaa laaala'sına ne katkısı var. senn ona ne katkın, ne anlamın var. gunler, aylar gecior etrafta gecici bir gulumsemeyle dolanmanın ne anlamı var. aynen suanda 'gecici' somurtkanlıkla dolandıgın gibi. aynı merkez noktann etrafında dönüp, aslında kendi kuyrugunu kovalayarak nereye gidicen ki? komik bir görüntünün ötesine gidemedigini farkına varsan da, yine yeni yeniden kovalayacaksın kuyrugunu... sorgulamalarının da bi sonu gelicek. eee gelmeli..
!sacma!

5 Şubat 2008 Salı

kayıtlaaaaar!!!!

yarın, yani 6 subat 2008 carsamba hacettepe kayıtları baslıo.... ogrenci kısmısının haberi olsun die yazıorum. 4.sınıfların danısmanlıgı NKS hocamda, ama ilk islemleri benimle halledicekler.
butun sınıflar icin, unutulmaması gereken belgeler:
-katkı payı dekontu
-harc dekontu
- ekstra danısmanlarınızın istedigi bisiler varsa onlar :)
bu arada ufak bir not, birinci sınıf danismanlıgını yürüten burcu hoca rahatsızlandıgı icin kayıtlarda bulunamıyacak. onun yerine yeni asistan arkadasımız atila ısık ve elif songul arkadasımız yardımcı olacaklar.
herkese sorunsuz bi kayıtlama diliorum. yarn gorusurus.bai.

1 Şubat 2008 Cuma

zayii ruhsat 2-9-8-28-19

ruhsatınızı kaybettiniz, ve n'pcaksınız? bizimki gibi bi aileye mensup olunca, bu kaybetme olaylarını içsel olarak kabul edip bunun ırsi bir ozellik oldugunu özümsüyorsunuz. ehliyet, anahtar, nüfus cüzdanı, kredi kartı etc. simdi de ruhsat :) ama bu sefer ben degil, iklim :)

neyse zayi ruhsat nasıl alınır hemen başlıorum: eklemekte fayda var, bazılarınız biliyor olabilir ama, kayıp kelimesi resmi dilde 'zayi' olarak gecior. efendim, emniyetin internet sitesinden, e-işlem olarak gorulen ruhsat işlemlerinde aslında sadece 'emniyete gidin ve işinizi yapın' yazıor. bizde kardesimle yollandık gittik. bu kısımda daha onceden edindigim bir tecrubeyi hemen aktarmak istiyorum, fi tarihinde yine bir ehliyet kayıp olayı sırasında, arabamı emniyetin arkasından gecen kıvrımlı yola parkettim. aman, ben ettim siz etmeyin, emniyetten ehliyetle cıktım, bu sefer araba yok!!!! haydiiii git araba cekilen mekana falan, uzun iş :) (ha arabanız cekilir de ben ne yapcam derseniz, onu da biliorum ;))

dolayısıyla, arabayı 5M parkına bıraktık, emniyete binbir aranmadan sona girdik. danısma oldugunu tahmin ettigimiz yere, tam girişin karşısındaki yere sorduk: "sey, biz salagız ruhsat kaybettik, ne yapmamız gerekiyor?" ordaki polis amca bize bilgisayar cıktısı bi ruhsat bilgileri belgesi verdi. (nufus cuzdanı sorgularına girmicem- aynen ruhsat sahibinin kendisinin ve n.c.nın bulunması gerekiyor) 'burdan, 2-9-8 yapıosunuz' dedi. bizim saf ve ağlamaklı bakan bakışlarımız üzerine kagıdın ustune yazdı abi rakamları :) neese 2 yaptık, sona 9, sona 8... şimdi, şöle bi durum var, 2'de belge karşılığı 65 milyon gibi bi rakam veriyorsunuz, sona 8 ya da 9 hatrlayamıyorum, 15 milyon veriyorsunuz. ek olarak, butun camlarda belgelerin daktilo ile yazılması zorunlulugundan bahseden fotokopiler yapıştırılmış, hakkaten de camın içinden biraz kafayı uzatınca, orda bildiginiz elektrikli daktilo görüyorsunuz. bizim belgeler bu daktilo ile yazılmadı fakat, orda bir memurun bu daktiloyla (on-parmak degil sadece işaret parmagı ile) tıkır tıkır bişiler yazdıgını goruyorsunuz...komik..
hmmm bu arada paramız yetmio napacaz dediğinizde, girişin hemencecik sagında bir koridor var orda da zavallı bi yapı-kredi bankamatiği var. zavallı cunku, yapı-kredi atm'si kullananlar bilir, bankamatikler dokunmatiktir, bir çok işlemi cam ekrana dokunaraktan yaparsınız. fakaaaat, bu atm'de dokunmatik arızalı, dolayısıyla cinnet gecirmek suretiyle camı parmaklayıp duruyorsunuz ama nafile..soonacııma, giriş kapısının karşısından, soladan bi merdiven iniyor aşağıya oradan gecip, diger bi çıkışa gidiorsunuz, işte orda da bi yapı-kredi var, ve duzgun calısıor, hatta cama parmagınızı degdırmeden algılıyor :)

neeese, bankamatik meselesi de böle...

ruhsatınızı yeniden almanız icin 2-9-8 işlemlerinden sonra mecburi araba muayanesine gidiyorsunuz. eskişehir yolunun usteundeki yer kaldırıldı (toki binaları dikildi) emniyetin arkasında bi alanda yapılıyor. hemen yol tarif edicem cunku, biz biraz dolandık: konya yoluna cıktınız, 5M ve emniyeti gecip, emniyetin ordan sağa giriyorsunuz, ileride Adese alışveriş merkezi adında, benzin istasyonu marketi kıvamında bir yer var, onu gecergecmez sagda turuncu ufak bir tabela var: "Karayolları Araç Muayene İstasyonu" sağdan devam, evlerin arasına girmeden ilerde daha geniş bi sağa dönüş var ordan donunce önünüze cıkıor.... neeese muayene kısmını uzatmak istemiorum ama, takıldıgım bi nokta var (tabikiii :P) şimdi muayeneden gectikten sonra, adam size otoparka parkedin sona 3 no'lu gişeye gidin diyor. 3'e gidiyorsunuz, ordan belgenizi alıyorsunuz, ve ordaki adam da 4 ve sonra 2'ye gidin diyor. şimdi, tekrarlıyorum: 3 - 4 - 2 !!! nie 2-3-4 degil? kafası zaten bulanık olan halkımızın aklını neden böle sacma sıralama yontemleri ile karıstırıyorsunuz? nie 4'den sonra 2'ye gidiyoruz=? rakamlar niçin var? 2-3-4 die bi sıralama var diyelim, neden bu universal matemetiği çarpıtıyoruz? sona tabi, saymayı bilee beceremeyen bi toplum oluruz...neeese sinirlendim.

efendim ordan cıkıp koştur koştur emniyete dönüyoruz, bu sefer gidecegimiz gişe numarası 28! çift basamaklılara gectik eyoooo!!!!! kısa suren bir sıra beklemesinden sona, daha once hangi numaradan aldıgımızı hatırlayamadıgım bi dilekçyle beraber butun belgeleri teslim ediyoruz ve karşılığında uzerinde tarih ve plakamızın yazılı oldugu bi post-it vari kağıt alıyoruz. ve oradaki kadın: " 19 numaradan, 2'den sonra alabilirsiniz" ....19!!!!!! iklimle birbirimize bakıp, bi dakka ya bi aksaklık var, bu kadar seri bir şekilde bu işi halletmemiz biraz garip. nooluyo yaaa derken, 19 numarann aslında bir aldatmaca oldugunu ve gişe başındaki adama ulaşmann bir mücadele gerektirdigini anlıyoruz..neeese 2'de geldik, sıraya girdik. amcann biri dayanamadan soruyor?: "ne zaman muracat ettiniz?" cvp: sabahtan geldik, 2'de gelin alın dediler" dedik. adam suratında tuhaf bi gulumsemeyle "ben 10 gundur bekliorum " dediiiiiii. biz tabi dogal olarak gulmeye basladık, sinirler gevsemiş falan...bıraksan yere yatıp kahkaha krizine girices, ama ayp olmasın tuttuk. ben biryandan, sayn bölüm başkanımız incilay hocaya ne derim die dusunurken, bi kalabalık toplaştı, ulan nooluo yine falan derken orda bekleyenlerden biri plakaları bagırarak okumaya basladı, ilk şoku atlattıktan sonra, kulakları dikeltip dinlemeye koyulduk. ruhsatlar cıktıkca 20 dakikada bir toparlanıp sırayla okunuor, ruhsat sahipleri kah 'burdaaaa' kah 'o beniiiim' kah aj 562' die bagırarak kalabalıgın arasından ruhsatlarına erişebiliyorlar.

















neese, 3-4 okumadan sonra, 5. okumada falan yine kalabalıgın arasında kulak kesilmişiz, bizim plaka okundu!!! iklimle ben aynı anda, kızlara has ince sesimizle ve panik bir şekilde 'bizim!!! o plaka bizim!!! burdayıııııız' die bagrındık :):):):):):) komikti.

ve işte bir ruhsat macerası böle gecti.
dikkat edilecek hususlar:
1- yanınızda para bulunsun
2- mumkunse kışın gidin yoksa emin olun o kadar sakallı garip adamların arasında bogulabilirsiniz
3- kredi kartınız yanınızda olsun, ruhsat bekleme arasında 5M yapabilin :)
4- bekleme sırasında, etrafta koşuşturan halkı izleyin, enteresan gözlemler cıkabiliyor.aslnda eylenceli.
5- eger dişiyseniz, olabildigince şirin ve aptal gorunun daha rahat ediyorsunuz.