21 Nisan 2009 Salı

30yaşmanifesto/protesto’su

ahanda geldi 23’ü.. nasılda büyütür, dramatize edip, arabesk bir söylem içerisinde geçirecegim dogumgünümüüüü! :D

30yasprotesto

ne yazıcagımı bilemedim… hem 30unda kadın yazmak istiyorum (daha acemiyim ama fikrim var), hem “o ne beaaa!otuz mu?öööööööö” demk istiyorum.. ne dersem diyim, bi şekil devam ediyo bu yaş mevzuu.. evet her zaman problem edindim, yapmak istediklerimin bir kısmını yetiştirememkten kaynaklı iç bunalımların açılımları bunlar. “hocam, bi 15 yıl daha uzatma verseniz, şey ben yetiştiremedim de???” :D

burda oturup, bundan sona şöle olcam, böle yapcam gibi plan program manifestosu yazmıcam! bazı ufak kırıklıklar dışında, kafamın içinden geçen cümlelerden memnunum, bu benim! otuzunda neysen otuz birinde de aynısın derler mi? :P yapıcağım, yapmam gereken, yapsam hiç fena olmaz dediğim ise; sevdiklerim ve sevildiklerimle, kendimle, keyifli, güneşi taaa içimde hissettiğim, yağmuru kafamın derisine duyumsadığım, karın içine soktuğum parmak uçlarımdaki karıncalanmayla, gözlerimdeki sulanmalar, yanaklarımdaki gamzesiz kasılmalarla geçen bir hayat istiyorum o kadar.

ps: nolursa olsun dramatik bir kişiliğim var naaapim; gün bitimine kadar aradınız aradınız, valla ağlarım bak!!! mailler de kabulümdür :D

xxx

ekin.

17 Nisan 2009 Cuma

grafik tasarım çalıştayı 2009

hacettepe grafik bölümü olarak 27-28-29 nisan tarihlerinde bir çalıştay düzenliyoruuuz!!!! ankaradaki diger grafik bölümlerinin 3. ve 4. sınıf öğrencileri ve hocalarının katılımı ile boool etkileşimli, boool kahveli, boool renkli etc. bir çalıştay olması dilegi mevcut:D

image

3 gün sürecek olan çalıştayın son günü, yani 29 nisan çarşamba aynı zamanda yeni binamızın açılışı da yapılacak.. hmmm bir de panel var.. ooOOOO bayaaaa hareketli günler işte..
(ps: logo tasarımı banu bulduk hocamıza aittir.)

10 Nisan 2009 Cuma

devrim bebeleri sticker pro.

bu da uygulamış hali:

ankara-streetart-bestekar-01

yapıştırmak icin cıktım sokaklara, sonra bir baktım ki, 2 hafta önce uygulamış oldugum memetcan ve aysel stickerım orda! yırtılmamış! ahanda duruyor! sevindirik ötesi olmakla ilgili kelimeler bulun banaaaa!!!

8 Nisan 2009 Çarşamba

masaüstü mimlemece

tamam, bu resmi bir mimdir. ama emin olunki, gelecek senelerde “aaaaaa, masamda bole bi obje vardı da?nerde simcik acep?bilmem kim almıştııııı” gibi egzantrikler katabilecek bir mimlemedir bu benmkisi:D

buyrunuz başlıyorum:
masaüstü mimlemece:

çakmak: bu sefer sigaramı koymak istemedim karenin icine, ama kırmızı çakmakla sembolize ediyorum olyı de mi?

beyaz kedi biblosu: hemen çakmagın sag tarafında.. oda-arkadasım banunun bana hediyesi, iki gözü kapalı akşamüstü serinliğinde içinden denizle ilgili bir şarkı dinliyor..

sakız: kalemerin hemen altında, naneli sakız.. cengiz hocayı hatırlarım hep, carsamba sabahları packaging dersine sigara icip giderdim, o da ağzında sakız “yaw, bari sakız çiğneleş gibi sigarakokuyosun, bakmıcam projene!” der ve giderdi. naneli sakız!

kız ilustrasyonu: banu’nun bir oceki yazıda bahsettiğim çalıştayda benim adıma yaptığı exlibris. (merciiiiiiiii :))

yüksek topuklar: kurmaya çabaladığım, ilk toplantısını 5 mayısda apacağımız kitap kulübü kitabı. valla benmki bitti-bitiyor, daha bitirmemişlere uyarı!!! bu arada bu, eski baskı; yeni baskıda kitap kapağı değişmiştir.

devrim-bebeleri: bir yarışma-sergileme projesi için yaptığım, daga doğrusu halen üzerinde çalışmakta olduğum sticker projesi.. bitince burdan da yayınlarım..

balik: sol köşede, babamın tahtadan yapılma baliki duruyor. odama koymam icin vermişti.. aslında, evinin salonunda var olan binlerce kendi elemeği-göznuru sanatobje ve çalışmalarının sayısını azaltmak için bana verdiğinden şüpheleniyorum.. fekat, bu baliki hep sevmişimdir, artık benim olması da ayrı bir ego tatminidir…

foto-makinesi: balıkın hemen sagındaki foto makinesi, yılbaşında 199’a alıp, 3 hafta sonra da üstüne fanta dökerek hayatına son verdiğim fotomakinemdir. tamire götürdüm, 100-150 civarı tutar dediler!!! yapıcak hiçbirşey yok.. öle dekor amaçlı kullanmaya çalışıorum :D

seramik kareler: seramik filtre die, yine ‘balik’ paragrafında belirtilen amaç ve duyguyla alınmış objeler. elimde 5-6 adet var…

beypazarı kurusu tabaaaa: hiç sevmem! kuruuuuuu!!!! tatsııııız!!! saçma birşeydir beypazarı kurusu.. fakat banu’nun getirdiği bu beypazarı kurusu niyeyse gayet tadı yerinde, kuru olmayan, çayla süper giden bir atıştırma objesi olarak masada yerini aldı :D

telefon, hü kimlik kartı, g.gözlüğü, kırmızı tipografik broşür, kahve fincanı, renkli kalemlerim de diğer objelerim… nisan ayı, masaüstümden bu kadar… haaaaa! mimlemece demiştik di mi?haydin o zaman mimliyorum; deniz+1, nora, aysegül, tozgel, ve bu yazıyı okuyup da, ay ben de yapceeeeeem diyen herkez. tek isteğim, mim’i yazdıktan sonra bu yazıya yorum bırakmanız ki, takip edilebilir olmanız?

get back to work station!!

yok yok öle mim olayına girmek istemiorum… ama guzel kareler yakalamak mumkun.. insann calıstıgı masanın herturlu, ic-motivasyonunu etkilediğini düşünürüm… deniz, bununla ilgili bişiler söylemişti de… oda arkadaşım banu ile yaşamaya başladığımızdan buyana, odada ufak tefek değişiklikler, gelecek planları falan yapmaya başladık.. hatta, iiki banu var da, odada botanik bir takım canlılar da barınabiliyor :D

sag taraf benm masam.. simdilik laptopla devam ediorum, hacetepe haber bitene kadar. ama sonrasında da, o solda gormus oldugunuz hantal, devasa monitorlerden kullanmaya hic mi hic niyetim yok.. kendi monitorumu kendim alırım da gelirim eeeeeeey yönetim!! :D

peeencere kenarının panoya dönüştürülme halinden çıkan görüntü; en üstte, gecen cuma burda elif varol e. hocamızın önderliğinde yürütülen uluslararası elibris calistayında, yunanlı bir ogrencinin yaptıgı exlibris gozukmekte. bana yaptı falan demicem, yunanistan adalar tatili özlemimden kaynaklı, çocuktan zorla aldım demek daha başarılı bir açıklama olur… sag tarafta, dünyanın en guzel gulumseyen adamı davranın fotografıyla yaptıgım bir çalışma var… digerleri belçik diyarından toplanmış print-orneklerinden..solda gorununler ise, aptal metal jaluzilerimiz: sabah oglene kadar gözümün akından başlayarak beynimin derinliklerine kadar ilerleyen güneşi hiç bir şekilde tutmayan aptal metal jaluzilerimiz…

toshibaaaaaaam; kıyamam ben onaaaa… gecen haftalarda kapağı kırıldı, yapıştırdılar falan ama bir daha asla eskisi gibi koşamayacak!!! :D

masaüstü objelerinden biri daha.. begendiğim bir sticker’ı fotomakinem olmadıgı icin sökme eylemine girmiş, ama başaramamış, parşa parça da olsa bir tren biletinin arkasına yapıştırma suretiyle edinme hikayemin sonucu..

banunun foto makinesini ele geçirip abuksabuk ne varsa çekmiş olmamla beraber, özlemişim bloglamayı valla :D önce biraz görünür yaşamdan, sona görünür kelimelerden, daha sonra da okuyan kimsenin hiç birşey anlamayacagı (ben dahil) sanatsal ifadelerden bahsetme zamanı gelmiştir!!!! :D

2 Nisan 2009 Perşembe

dünyanın en güzel gülümseyen adamı ‘davran’

davranerdayi

her ne kadar bu resimde gulumsemeyip dunyann en ciddi ve karizmatik heykeltrası pozu da vermis olsa, davran diyince hem o sevimli gülümseyen surat aklıma gelir… en son, eymirde gunesli bir sonbahar pazarnda, yine o sevimli yuzuyle keyif yaparken görmüstüm.. ne garip yaaaaa… ne alaka? ne sacma seyler oluyor? üzüntü ve muz kabuğu..

“”Davran Erdayı’yı öglen geçirmiş oldugu kalp krizi neticesiyle kaybettik.. Yarin Karşıyaka mezarliginda ikindi vakti defnedilecek.. Basimiz sagolsun…” 01 Nisan 2009

(02 nisan 2009 perşembe günü cenaze kalkicak..)