26 Nisan 2013 Cuma

ne yorulduk be çalıştay bea :)

bugün son gün, sergilemeydi, belgeydi, paneldi bisürü bişiiler :) çalışmalarımızı da tamamladık; keşke bir günümüz daha olsaymış... ama yine de gayet keyifli çalışmalar çıktı.. sergilemeden sonra, vimeodan yayınlayacağım editlediğim videoyu. diğer workshopları da merak ediyorum, bugün görücez neler çıktı, ne oldu bitti.. aşağıdaki fotograf da çalışmalardan bir enstantene :) accık bekleyin, 3.buçuktan sonra videoyu yayınlayacağım; öncesinde etik olmaz :P

avaritia shooting, burak kaleli /// d-olduruş workshop at hü design workshop/ analog kinetic typography workshop by me #shot #shooting #fe #burak #typography #analog #kinetic #workshop #

25 Nisan 2013 Perşembe

çalıştaydan günceleme 1.1

24 nisan itibariyle başlayan hacettepe grafik çalıştayında, yürüttüğüm d-olduruş başlıklı workshop'a başladık... gayet keyifli geçtiğini düşünüyorum bizim atölyenin, ama esas bugün başlıyacağız projeye; aslında keske 2-3 hatta 4 günümüz olsa daha iyi olurdu :) ama bakıcagız artık. bu kısıtlı zamanda neler çıkarabileceğimize bakıcaz :)

d-olduruş workshopu ile ilgili haftasonuna kadar daha rahat yazabileceğim datalar olur elimde.. bunun dışında, çalıştay genelinde en dikkat çeken, atölye hocaları; ugur erbaş cem gül vede isimlerini bilemediğim yabancı hocalar, önümüzdeki üç günde tanışırız diye tahmin ediyorum :) ugur ve cem ile konuşma fırsatı buldum ve atölyeleri proje olarak da keyifli geldi bana; keske zamanım olsa da izleyebilsem, proje çıkartırım belki :) neyse, şimdilik keyifli ama esas cuma günü sergileme kısmının biraz zorlu olacağını tahmin ediyorum, bakalım.. yarın falan devam ederim..

fotograflardan bitanesi açılış konuşmasından, diğeri ise sunumuma başlamadan önce seza ile dedikodu seansından :) suratlara bakarsanız, gayet ciddiyim :) dedikodu yabana gelmez, değerli bir kavram ve vazgeçilmez bir bilgilendirme platformudur! :) olacak o kadar ya, ne zamandır hacettepeye gitmiyorum; bazı eski yüzleri görmek keyifliydi :)



22 Nisan 2013 Pazartesi

one a day video: typophile şeysi

sürekli örnek verdiğim ama bi türlü ararken zorluk çektiğim video'yu da artık bloguma koyayim dedim :) efenim, typophile film festivali teaser'ı:

Typophile Film Festival 5 Opening Titles from Brent Barson on Vimeo.


18 Nisan 2013 Perşembe

çalıştay yolcusu kalmasın beyler...

durdurak bilmeyen programımda önce doğum günü greatist hits partisiiii, ardından hacettepe grafik çalıştayı.. aa yooooo, bu sefer hoca olarak ordayım! :) sonunda :)

buyrun teaser: hacettepe de asistanken çalışmış olduğum teaserı, ufaktan bi elden geçirmesi:

HÜ Grafik Tasarım Çalıştayı / teaser from ekinklch on Vimeo.

16 Nisan 2013 Salı

kat.3.floor






gün geçmiyorki koştur koştur jurilenmeceliyim. işler teker teker bittikçe, ufak ufak katların ağrısı da kalkıyor tabi :) madem foto çkiyoruz, niçin? paylaşalım die herhalde.. facebook diyetine gelince, okul, iletişim, sergi şu bu derken, bazen giriyorum mecburen; ordan bilgi soran, paylaşan çok oluyor ve de iletişimde kalmak adına.. ama bayağı iyiyim yine, bangır bangır paylaşımlarım azaldı en azından :)



bu da ikinci kedi gelince çıkan pozlardan :) daha ok var da baymayayim...
aaaaaa bu hafta sonu doğum günü partim var nihayetiylen!!! çok iş var, hazırlık şu bu var yapılacak :) amaaaaan neyse, yaparız bi şekil, sonuç olarak parkta olalaım, şoparalım, saçmalayalım, keyif olsun di mi amaç? heeee?? eeee? daha nooolsun :)


efenim, çalışıyoruz elbet; de ; kokoreç ve birayla, mercan da olmak başka bişii tabi :) illa gidicem yani, her istanbula gidişimde :) evet bu anlamda eski kafalıyım, ve de seviyorum yani :) oooooh, pişman değilim :)

yemek demişken, yılbaşından beri kola ve türevlerini içmeyi bırakmıştım; iyi gidiyor hatta, dolapta fi tarihinde bi şekil eve gelen bir litrelik kola var, ve canım bile çekmiyor yani, bayaaa :) şimdi yeni azaltımım şu: paket içinde bulunan, satılan bisküvi ve cips türevlerini yemeyi bırakıcam.. "ee ekin noluyo ya, kokorec mokoreç, bira götürülüyor bi yandan ama olmuyo11" denebilir bu azaltımlar karşısında, ancak yavaş yavaş, yavaş yavaş ve yavaş yavaş :)

bu aralar pek bi kişisel yazdım, giriştim bloga.. hallederiz, orta noktayı bulup, accık akademik, accık sergi mergi, etkinlik de yazarız icabında :)


15 Nisan 2013 Pazartesi

back to domain

döndüm, döndüm :) hemen işbaşı koşturmacası öncesi kahvemi içiyoruuum :) bugün birde jury var, bakalm neler olmuş bir hafta da ...







11 Nisan 2013 Perşembe

istanbulluluk halinden geçmeceli


istanbulluluk halinin sonlarına doğru gelmekteyim... doy(a)madan dönme yine :) bir ankaralı hiç bir zaman istanbula doyamaz herhalde, hı? dönmek de ayrı güzel ama, olsun istanbul da güzel :) bide böle denizi görürkene, kuyruğu olmayan kedinin biri gelip, önünde şımarık pozlara girerse, daha da mest olursun, hiç bir yerlere gitmek istemezsin!!! :)

mimar sinanın deniz bahçesi burası.. milyon adet kediden biri...

yarın 1.30 da sunumum var.. hazır gibiyim mi sanki? bi kere daha üstünden geçicem yatmadan, bi de sabah tekrarladım mı, tamamdır gibi :)

sunum dediğin ilk gün olacak da bitecek hemencecik, sona rahat rahat dinle diğerlerini, aralarda kahveni iç falan bişiler..

ilginç sunumlar vardı bugün, dönünce yazmayı planladığım.. pek değerli notlarımı paylaşmak niyetindeyim hani :) ilgililere...

bu arada fotoğrafı, mylo'ya bir haftadır bakan, arada gidip oynayan, mamasını kontrol edip daha olmadı mama getiren tuba ve yeşime atfetmek isterim... tabi, yaani, bu blogu çok da takip etmezler aslında ama :) olsun ben yazayim, günün birinde görürler de aaaaa derler :)

ok ben bi sigaraya çıkıyorum; dilanlarda kalıyorum galata'da, evde sigara içilmiyor, iki bebeğimiz var :) lena, benim favorim valla; teyze meyse neyse neyim, taraf tutabilirim die düşünüyorum:

mid-term-family-pictures-in-istanbul

yoğu geçiyor günler.. bi yazamadım..

istanbul güzel, dicek bişi yok :) şu an dilanlarda kalıyorum, burası ayrı güzel :) annemi gördüm, özlemişim çok yahuu.. sılacan, dayım, sü ve kemal; ve dilan ailesi vesaire, aile mensuplarının %70ini elden geçirdim yani :) konferans sunumum cuma günü, herşey bi bitsin falan yazıcam..söz.. :)








6 Nisan 2013 Cumartesi

istanbula giderkene...

istanbulların yoluna düştük yine :) busefer otobüsle gitmekteyim, ve de yazacaklarım var haliylen :)

#bu sefer nilüferle gidiyorum, şimdilik iyi... diyeceğim odurki, daha önce ulusoyla gidiyodum oraya buraya, nilüfer bi kere daha ucuz, istanbul 45tl vede hepsi rahat-hat; tek sıkıntı aştiden binmek o da çok bişi değil sanırsam :) tabi ben, saruyer servisinden dolayı nilüferleyim; dayımlar zekeriyaköy'de oturuyorlar, oraya en yakın servis de nilüferin.. neyse bu konuyu çok uatmıcam elbette :)

#contemporaryartconference2013 e katılmak suretiyle yollara düşmüş bulunmaktayım.. yazdık ettik, şimdi de sunması kaldı :) 15dakika vaktim var, nası olcak bilmiyorum, ben bi saat anlatırdım aslında.. bakıcaz, bi arrangement yapıcaz artık :) perşembe günü sunumum, haber veririm nasıl geçtiğini..

#polonya ya gideceğim sanıyorum haziran temmuz gibi :) hemen bi lehçe-türkçe konuşma klavuzu aldım:) hemmmen gaza gelirim, hemen! zaten, en kötü adam ve agnieshka (muhtemelen yanlış yazdım ama neyse:) var, onlara sempati güzeli yaparım ben :) biraz bakındım şimdilik saçama sapan harflerin biraraya getirilmesi gibi görüyorum lehçeyi, ama bi böle basic introduction, beginnerımsı bir seviyeye gelmeyi planlıyorum, bakıciiiz :)

#mylo ya da tuba ve yeşim bakıcak, saolsunlar :) en iyi kedi dostları madalyası takıcam ben onlara :)

#buzeller bu ara çoook çalışıyor :/ iyi bişi tabi aslında ama, hem ben yogun koşturunca hem o eve hapis durumunda çalışınca özlengeçlik halleri malum :) kıyamıyorum da :) bişi :) o anladı :)

#otobüsten yazınca, bayaa keyifli aslında, bi de en önde oturuyorum.. seviyorum uzun yol falan, böööle gitgidebildiğin kadar :) tabiki, ben kullansam bence daha iyi olur ama her zaman olanaklı olmuyor işte.. şööle sigaranı içe içe, bi de müziğin de olsun, yavaş yavaş takıl yollarda işte?

#buarda otoyola çöp atmanın cezası 343 tl imiş, biraz önce koca ışıklı bir tabelada yazıyordu.. iide kim nası uygulayacak bunu? bilemedik..

#muavin beyler de uyucak sanırım:) iyi..
#şimdilik bu kadarla kalsak da, sonra yine yazsak?







5 Nisan 2013 Cuma

facebook diet recipe

yeni girdim ya, aklım orda:) dolayısıyla son bloglar hep bu konuda :) hadi yazalım, önce ne yapacaksınız:
{!} "benden habersiz, neler oluyor?" die paniğe kapılmayın, siz olmasanız da dünya dönüyor:) merak etme, önemli birşey olursa haber bi şekil ulaşır sana? BLOG OKU

{!} "benden haber alamayınca, n'olcak bu insanların hali? yazmalıyım, paylaşmalıyım!!"
deme yahu? dünya sensiz de dönebiliyor, merak etme ölmezler :)

{!!} "yok, yok, bi gireyim, o kadar olur yaaa, 4 saat oldu girmeyeli?!?!" biraz dayan 4 gün olunca, nasıl da iyi hissedeceksin bunu düşün, artık sen ona bağımlı değil, o sana bağımlı olacak! ipler senin elinde!!

{!} "tamam, girmiyorum facebook'a da, şöle bi açıp kapasam?" sakin ol, açıp kapamayla, yine başa dönüceksin, biraz daha dayan, aklını başka konulara ver?

{!!!} "yoksunluk çekiyorum! aaaaaauauauuuuaaa!" bu tarz yoksunluk krizleri çok normal, ani krizleri atlatmak için, paniğe kapılmadan yan uygulamaları kullanabilirsin.. ilk günler ağır geçecektir, daha hafif bağımlılık yapan yan uygulamalarla atlatabilirsin; twitter olabilir mesela? bi gir bi dolan? söyliyecek çok bi bişeyin varsa yaz.. ama abartma, sonuçta fb yerine twitter koymaya gerek yok, bu sadece fb yoksunluğunu hafifletmek için..

{!} "ı-ıh twitter yetmedi bana, daha fazlasına ihtiyacım var, ne öle 160 karakter benim ruhumu yansıtmıyor!!" hmmmm, rahat ol, daha değişik yoksunluk giderici, yarı-bağımlılık yapan uygulamalar da var: blog, instagram, etc...

{!} "tamam, 3 gün geçti, artık bi girebilirim.." yok, bu kadar uğraştın, sakin ol, derin bir nefes al, pencereden dışarı bak, ağaçlar gökyüzü falan, bak bulutlar hareket ediyor?!?!! :)

4 Nisan 2013 Perşembe

köyümüze salt açıldı! dedi biri...

2 nisan mı? 3 nisan mı? derken, salt ulus, ankara'da açıldı :)


ne çektin bee ankara?

elbette, fırat engin, gözde konakçı ile beraber 2 nisan'da oradaydık.. trafik falan derken erken gitmişiz biraz, ama iyi oldu, sindire sindire dolandık, binayı bi elden geçirdik; işleri süzdüüük ve de kokteyle hazırdık!





sara ve emeği geçen herkezin eline sağlık, bayaa keyifli mekan olmuş: hatta ansal durumlarda, uzaklaşıp, "ulan nerdeyim ben ya?" burası ankaramı ya? diye bi mekansal sorgulamalara girmedim değil :)

ancak tabi, ulusta bulunan birçok mekanın da sahip olduğu, ankara insanının çok da alışık olmadığı mekansal özellikler beni çok etkiledi.. içerideki sergi ayrı etkiledi; muhabbet ayrı etkiledi :)


öncelikle sergiye bakalım o zaman; içeri girerken zaten turuncuya kaçan kırmızı renkli duvarlar sizi bi alerte geçiriyo gibi ama yumuşatıyo gibi.. duvarların renk seçimi de harika bu arada.. insan merak ediyor, sergiden sergiye renk değişecek mi? yoksa hep böyle mi kalacak? bilemedim..neyse, O ZAMANLAR KONUŞUYORDUK, isimli çalışma/düzenleme/sergileme benim beklediğimden daha etkileyiciydi açık konuşmak gerekirse..

buradaki linkten blgilere ulaşılabilir: http://saltonline.org/tr/#!/tr/513/o-zamanlar-konusuyorduk
buradan da radikalde yayınlanan yazıya ulaşılabilir: radikal:saltulus







bir tür, arşivlenmenin üstüne gidiveriyorsunuz.. işlerin dökümantasyonunun yanısıra, iç yazışmalar ve olan biten haberler, yakın geçmiş olması dolayısıyla ilgi çekici.. duvara asılmış gazete küpürlerini hiç sıkılmadan okuyuveriyosunuz.. ki, ben normalde hiç sevmem, dur oku bin saat falan; ama burada hem haddinden uzun değil, hem de tam küpür tadında okutuyor kendini.. sooonracığıma, beni eeen çok etkileyen, iç yazışmaların dökümantasyonuydu; hiç üşenmeden bi göz gezdirin; resmi olan yazışmalar falan ama bir yandan dönemin getirdiği (ya da dayatılan) dayanışma bazlı samimi cümleler, bir yandan yaptığın işin un-resmi boyutuyla ironikleşen formatlar.. un-resmi derken, yanlış bir tabir olmasın, netleştirelim, içten içe protest barındıran, engin ufuklardan bahseden birşeyler söyleme istemi.. hmmm daha da bulanıklaştı :) neyse,...



sergiyi ve binayı gezdik tamamdır; şimdi bahçemsi avluya çıkıp bakınma, kokteyllenme zamanı geldi.. ışıklandırmalarla beraber daha da keyifli bir hale gelen avluda, kokteyl yeme-içmesi bayaa şıktı.. söylemeden geçemicem :) matrix kaşıklarıyla serve edilen yemekimsi şeyler falan, überlenmeliydi :) bi sürü fotoğraf, bi sürü muhabbet, akşam 9u ettik valla, sonrada bizde bi çayla sonlandırdık geceyi :)






başlıkta da kullandım: biri "köyümüze salt açıldı" eueueueuueee yaptıktan sonra gelen cevap daha da iyiydi: "açıldı da bana mı açıldı" dedi başka biri :)

we'll figure it out..diyorum, ve de salt'a ilk stickerını hediye ediyorum :P .. konu açılmışken, yeni bi sticker projesi.. bakalım nereye gidecek :) hmmmm bi daha özetleyelim; salta gidelim görelim, ulusun değerini bilelim;
ankarayı, benim yaptığım gibi, tunalıdan ibaret zannetmeyelim..


ps. salt tipografi de yapmış.. duyarılıklarından dolayı tebrik ediyorum valla :) farketmedik zannedilmesin.. tanıtım/basın bülteni için verilen metinlerde ve içerideki yönlendirme grafiklerinde s,a,l,t harflerinde ufak göndermeler var, keyifli :)


2 Nisan 2013 Salı

fb diyetine başladım, hadi bakalım..

gerginim :) her sabah yaptıgım gibi küçük kahvemi aldım, 24nolu kanalı açtım, ipadimi de elime aldım.... ama yok, girmeyeceğim facebooka........ yok yok girmicem vallaa..
sadece mesaj var mı diye baktım, iletişim manasında aksatmamak lazım diye..... ama scroll yapmamak için bi yutkundum.. gözüken news feed'te bile göz gezdirmeyeyim, 'du, bi şunu da okuyim, bi like ediim de sona' cümlesini kuramadan yutkundum..
:)
haftasonu da, yeşim ve tuba'dan geldi ilk eleştiri.. 'ekin, tamam ama abarttın!' diyerekten.. bir iki savunma cümlesi kurdum ama, her zamanki gibi doğru teşhis, doğru zamanlama :)

kötü emelli madde kullanımı gibi, tam bir bağımlı davranımı gösteriyorum yaa :)

iyidir ya, accık sanal-sosyal detoxu yapalım :)

ps.fotograf by emre durmaz..

1 Nisan 2013 Pazartesi

sümüklü

stüdio'da duvarda duran şey diye özetleyeyim bari o zaman..

sümüklü

24 nisanda, bi workshopum var; etkileniyorum ondan bundan..ya da etiketleniyorum onda bunda.. bi sürü de proje var tabi akılda, yaptıkça anlatacağızdır elbet diyip.. devam edelim çalışmaya :)

okuldayım, bir-iki şeyi hallettim.. ya da hallettim varsayıyorum kendimi :) bu haftasonu da o kadar üstüste paylaşımdalandım ki facebookta; bu sabah bir öğrenci geldi şöle bir cümle kurdu: "hocam, valla size arkadaş listemden çıkartıcam haaa" :):):):) evet, biraz abardım bu ara, bi diyete girmekte fayda var: facebook diyeti :) ve de bloga dönüş yapma düşüncesiyle daha da coşuyorum desem?