19 Ekim 2010 Salı

new.home.sweet.home

yine, yine bayaaadır yazamıyordum..malum okul başladı falan.. bide yeni(eski) ewime çıktım; internetim yok daha falan derken, öğle arasından önce accık bi vakit buldum da yazıyorum :)

evt efenm, yeni home sweeet home olayına girdim :) daha yapılacak çok şey var tabi, ufak detaylar üzerinden keyif alaraktan, yerleşmeye çalışıyorum.. dediğim gibi internetim yokdaha, çünkü öncekinden kalma borç birikmiş, eski kiracı borç takmış da olur :), falan derken daha başvuramadm.. bu arada telekoma borcunuz varsa, bu ay kampanyaları var, %30 indirimli ödüyürsunuz; ve tahmin edin, hiç bir zorluk çekmeden ödeyebiliyorsunuz :) i did it babe!! :) neyse, dün biriki foto çektim falan, bazılarını paylaşayiiim :)























>> efenim, burası salonumun ikinci kısmı; YEEMEK ODASSSI11 :P ben tabi çalışma odası niyetiylen kullanıyorum..karşıdaki kırmızı duvara kütüphanem gelicek; ve bilimum kutulara tıktığım kitaplarr.. biara annemin evinden getirttcem onları da bakalım... sandalyelerime gelinceeeeeee; sandalyem yok(tu) annemden bi tane çaldım, bi tane okulda atılmış buldum, yağmur yemiş falan.. böle böle tamamlıcam sanırım; evime hediye almak isteyenlere duyurulur, kendi evinizden sandalye çalıp getirebilirsiniz:) tek istediğim tahta sandalyelerden olsun; böle minderli falan yemek masası sandalyesi... :P























>> ayakkabılıııkım; olmadı tabi ama, bi ton ayakkabı falan, naaapcam bilemedim; bakıciiiiz... hayır nie şimdi bunu bizimle paylaşıosunki, bize ne senn kokuşmuş ayakkabılarında!!öööög! demeyin, üzülürüm :)























>> buda öööle bi köşe;;;; o beyaz abajur varya, işte o abajuru yeni aldm :) onu koyunca, pek bi keyiflendim falan bişiii... oldu yani... :)

neyse, böle bişiler işte, umarım kısa sürede toparlarım...da bi açılış kokteyli yaparıs... :) geçen hafta biraz sıkıntılı geçti ama bu hafta keyifli başladı evimde.. mutluyum, mutlusun, mutlu olun :P

ps: bu arada bu fotolar ve daha da fazlası tabeki buradaaa:

enspirasyonalite

6 Ekim 2010 Çarşamba

düshüncemelilik hali

çok düşünce var yazmak istediğim.. yazmaya çekindiğim, orda burda sözel dile getirdiğim ama yazmaktan çekindiğim.. korktuğum.. sonra, kendi kendime bu sabah "ekin, yaaaaa, yaz bea, nooolcak zaten iki gıdım insan okuyo yazdıklarını, hem ööle konuşup konuşup sona da çekincemek ikiyüzlülük oluyo.. okula git, ne varsa aklında yaz."
....

>> şu başörtüsü/türban meselesi hakkında.. sayın üstün bir altı yöneticimiz (genel anlamda)'in dün televizyonda bir cümlesi yayınlandı: (yaklaşık yazıyorum tam alıntı değildir.) "herkez istediğini giysin, dar pantolon giyene niye giydin deniyor mu?"

deniyor efendim!!! kısa etek giy, sonra da "cık cık cık" bakışlarını, hatta bir adım ötesi, olmamış laflarını ye!!! bir arkadaşım anlattı, hep aklımdadır burdan yazıyorum; istanbula ilk taşındığında bir iş görüşmesi için, hiç bilmediğim bir istanbul semtine doğru gitmek üzre dolmuşa binmiş, diyorki, üzerinde dizine kadar olan bir kot etek varmış, dolmuşta oturunca da, accık dizleri görünür gibiymiş, sona adamın biri (bak bak cesarete, ve kendine güvene ve de neye güveniyosa artık..) kıza "bacım, yalnız dizlerini örtersen..." demiş!!! ya sen manyakmısın, sosyopat mısın, sapık mısın? sana ne lan!! bakma??!?!!!! daha da kötüsü, arkadaşım bana anlatırken şunu da ekliyor: "allaatan, yanımda hırkamsı bişi vardı da örttüm dizlerimi..." yaaaa ezikliğe bak yaaaa... bu mudur özgürlük??

tamam, isteyen istediğini giysin diyoruz da, düşünebiliyor musunuz ki, ben istediğim kıyafetle ulus'a ya da daha bilmediğim herhangi ücra ankara semtine gidebileceğim.. bayaaa, herkezin yaptığını düşündüğüm gibi, kızılaya ya da ulusa gidiyorsam içimden lanet okuyaraktan daha mutaaasıp giyinme çabasına giriyorum. ben bile! sıcağın ortasında, kızılaya giderken pantalon vesaire giymeye çalışıyorum... bu mudur özgürlük...

laf çok, millet konuşuyor, ama pratiğe gelince, sokağa gelince işin rengi değişiyor.. sinirleniyorum, öfkeleniyorum, şahsi algılayıp bozuluyorum, alınıyorum vesaire.. bunun çözümü olarak, "türban da yasak olsun kardeşim" söylemi yapmıyorum, yanlış anlaşılmasın.. bazı şeylere, devlet, hukuk falan fişman işlere kafam çok da basmaz açıkcası.. ama ben sokağı biliyorum, yaşadığım çevreyi ve en önemlisi kendimi biliyorum.. bazı sebeplendirmelerin, ne kadar saçma, aptalca, hatta manyakça akıl almaz olduğunu biliyorum, anlıyorum... tekrar etmek istiyorum:

acccık IQ kullan eeeeey halkım!!!

konuyu biraz daha abartılı şu şekilde de ifade etmek isterim; zira birçok ortamda bu egzecure benzetmeyi kullanıyorum: diyelim ki ben budist-vari bir inanca sahibim, ve inancım gereği turuncu turuncu cüppemsi bir kıyafetin altında çıplak çıplak dolaşmam icap ediyor??? eee??? nooolcak?? izn verilecek mi? ya da daya mı yicem?? ya da ahlak polisi falan bişiler mi olcak???

accık IQ yaaa???

eğer konu özgürlükse, bu taraftan da bakın..
sindire sindire ne hale geldik, geliyoruz zaten.. üzülüyorum yaaa.. valla... çözüm nedir bilmiyorum?? devletizisyenler, hukukizisyenler, diyetisyenler, bişizisyenler bişiiler yapsınlar... bu şekilde, iki türlü de yaşanmaz... sen de, eeeey IQ kullanan okuyucu, izleyici, yaşayıcı susma!

(oh bea!!! rahatladım..)

1 Ekim 2010 Cuma

banu'ya modellik yaptım!!

veeee ewt, ilk modellik deneyimimi yaşadım bugün ve hemen aktarıyorum. banu (oda arkadaşım :)) yüksek lisans tezi için çalıştığı bir tiyatro afişi için, desen çiziyor mürekkeple, konu köylü kadın ve bişiiiler veeeeee duruş için yapılan seçmelerde (:P) ben seçildim!!! fotolar duruş örnekleri için ama bayaaa şopardık---tabi eğer yayın hakkı verirse de burdan yayınlarım artık.. :P milyon adet foto var :) sadece şoparma fotolarını koyabiliyorum.. iş bitince, burdan yayınlarım:) bu arada sol elimde tuttuğum siyah yuvarlanmış atkı, sonrasında bebem olucak.. bebem ve ben zorlu günler geçirio olucas; kuma gelicek üstüme, iki de çocuk falan rezalet yani :) keyifliydi, teşekkürler banu :)